Yönetmen: Emir Kusturica
Grace (Lili Taylor)’in intihar ettiği bu sahne kuşkusuz
liste başını hak edenlerden. Grace’in adeta bir tören için giyinip süslenerek hazırlandığı
intihar girişimi bunu aslında bir ritüel olarak sunuyor. Arka fonda Goran
Bregoviç imzalı Death adlı şarkı bu sıra dışı ritüele layığıyla eşlik ediyor.
Elinde silah evden dışarı çıkan Grace yağan yağmur altında ilerlemeye başlar.
Onu durdurmak için gelen Axel (Johnny Deep) ve Elaine (Faye Dunaway) önünde
müziğin zirve yaptığı anda tetiği çeker ve o esnada yakınlardaki bir ağaca
yıldırım düşer. Kesinlikle kan dondurucu bir sahne.
2)Wristcutters: A Love Story – 2006
Yönetmen:
Goran Dukić
Bir
açılış sahnesi var bu kez karşımızda. Hem de ne açılış! Kahramanımız Zia
(Patrick Fugit) yatağından kalkarak gramafona bir plak yerleştirir ve son
derece dağınık olan odasını toplamaya başlar. Yine gayet incelikli, uzun
uzudıya bir hazırlık sürecini izletir bize yönetmen. Tom Waits‘in o buğulu
sesinden dinlediğimiz harikulade şarkısı Dead and Lovely bizi alıp uzaklara götürürken
Zia da nihayet odasını toparlamayı bitirir ve odadan kaybolur. Çünkü banyoda
ufak bir işimiz vardır. Bol kanlı bir iştir fakat ne yazık ki.
Yönetmen: Park Chan-Wook
Park Chan-Wook’un başyapıtı Oldboy’dan muhteşem ötesi bir sahne. Woo-jin
Lee (Ji-tae Yu)’nin intihar ettiği sahne, aynı zamanda kendi içinde flashback
ile bir başka intiharı da gözler önüne getirir. Her Chan-wook Park filminde
olduğu gibi bu filmde de müzikler harikadır. Özellikle film bitirken çalınan
The Last Waltz bir başkadır.
Yönetmen: Roger Avary
Unutulmaz bir banyo sahnesi ya da intihar sahnesi mi demeliyiz
bilemedim. Zira bu kez intihar eden karakterimiz kendine mekân olarak küveti
seçmiştir. Karakterimiz oldukça kararlı, yönetmenimiz de bizden bir şey gizleme
niyetinde asla olmayan kişilerdir. Her şeyi en ince ayrıntısına kadar izlediğim
sahnenin etkileyiciliğini arttıran en önemli şey ise elbette Harry Nilsson‘dan
Without You parçasını dinlememizdir. Sonunda ise her şeyi tanrısal bir bakış
açısıyla görmemiz ve fonda sadece damlayan su sesi için söylenecek laf yok.
Yönetmen: Stephen Daldry
Virginia Woolf‘un yaşamı etrafında dönen ve farklı dönemlerde
yaşayan üç kadını ele alan bu muhteşem filmin en unutulmaz sahnelerinden biri gay
ve AIDS’li şair Richard Brown (Ed Harris)’in Clarissa Vaughan (Meryl Streep)
ile önce uzun bir sohbet gerçekleştirip, sonra da kendini sonsuzluğa uğurladığı
anlara ev sahipliği yapar. Bu sahnede Streep ve Harris’in oyunculukları karşısında
saygıyla eğilmek gerek kesinlikle. Tek kelimeyle olağanüstü.
6)Duvara Karşı - 2004
Yönetmen: Fatih Akın
Fatih Akın’ın en sevilen ve seyirciyi en çok sarsan filmlerinden
Duvara Karşı’da Sibel Kekilli’nin hayat verdiği Sibel karakteri Ağla Sevdam
şarkısı eşliğinde bir intihar ile bizleri buluşturur. Yine özellikle fondaki
müzik ve Kekilli’nin başarılı oyunculuğu ile oldukça duygusal anlar yaşatan bu
sahnede Sibel karakteri ile birlikte ağlamamak elde değil.
7)İda – 2013
Yönetmen: Pawel Pawlikowski
Sizi kesinlikle sarıp sarmalayacak bir siyah – beyaz bir film
karşımızdaki. İda, ödüllere, başarılara doymayan her bir anıyla yüreğimizi
paramparça eden bir film. İşte bu insanın izlerken nutku tutulan filmin finali
nasıl olur dersiniz? Kahramanlarımızdan Agata Kuleszanın hayat verdiği Wanda,
onca acıya, hayal kırıklığına artık daha fazla dayanamayacağını düşünmüş olacak
ki… Yine bir pencereden atlama sahnesi vardır. Yalnız Wanda o kadar belli etmez
ki son ana kadar ne yapacağını. İnanılır gibi değildir. Aynı yere çakılmış
kameranın önünden gelir geçer Wanda. Ütünü değiştirir, sigara yakar vs. Sonra
sonra da…
8)Full Metal Jacket – 1987
Yönetmen: Stanley Kubrick
Askerlik ve savaşın anlamsızlığı üzerine çekilmiş, en unutulmaz
başyapıtlardan biri var karşımızda. Ve böylesine bir filmden seyircinin beynine
kazınan bir sahne… Neyazık ki her şeyin anlamsız olduğu bu dünyada tutunamayan
karakterimizin sonunda tüm yaşadıkları canına tak etmiştir. Artık aklı bile ona
oyunlar oynamaya başlamıştır. Önce fazla konuşan komutanının sonra da kendinin
işini bitirir elindeki silahla. Lakin ne etrafa yayılan kanlar ne de yaşadığımız
şaşkınlık değildir geriye kalan. Ölmeden önceki o bakışlardır en çok
hatırlanacak olan.
9)Christine – 2016
Yönetmen: Antonio Campos
Dünyada ilk kez canlı yayında bir intihar vakası yaşanır
gerçekten. İşte bu tarihe geçen olayın hiçbir yerde gerçek kaydı yoktur. Lakin
bu yıl Antonio Campos sayesinde kurmaca olanını görme şansına eriştik. Bir
spiker olan Cristine, programını sunarken sakince planını işlemeye koyar.
Çantasında, çok sevdiği kuklalarının içine sakladığı silahını çıkarır ve … Bu
intihar vakasının canlı yayınlanması bir yana Christine’nin yayın ahlakını
eleştirmek adına tam da intihardan önce söyledikleri daha da unutulmazdır.
Yönetmen: Wes Anderson
Luke Wilson ‘un hayat verdiği Richie Tenenbaum karakteri önce
başarılı bir saç-sakal tıraşını izlememizi sağlar. Sonrasında tüm bu hazırlığın
sebebi olan intiharını… Lakin bu sahneye Elliott Smith’in bir efsane olan
parçası Needle in The Hay eşlik ediyor ve Wes Anderson’un estetik anlayışı her
zamankinden daha çok iş başındaysa, seyirci olarak neler hissedeceğinizi
anlatmam için kelimeler kifayetsiz kalır.
11) Filth – 2013
Yönetmen: Jon S. Baird
Bipolar olan ve oldukça bağnaz bir polis memurunun intihar
girişimini izlemekteyiz bu sahnede. Seyircinin asla özdeşlik kurmayacağı bir
karakterin intihar etmesi ne kadar etkileyici olur tartışılır. Lakin uzun bir
konuşma sürecinden sonra kararlı bir şekilde boynuna geçirdiği atkı ile her
şeye son verme girişiminin çarpıcı olduğu gerçeğini değiştiremez.
12) Cache – 2006
Yönetmen: Michael Haneke
Haneke’nin insanın yüzüne tokat gibi çarpan sahnelerinden biri var
karşımızda. Haneke her zamanki gibi asla fonda seyircinin duygularının
sömürecek bir müzik ne de uzun uzun ritüel havasında bir hazırlanma ne göz yaşı
ne de hüzün kullanıyor. İntihar henüz biz ne oluyor ne konuşuluyor bile
anlamadan pat diye gerçekleşiyor. Geriye uzun bir sessizlik baki kalıyor.
13)Control – 2007
Yönetmen: Anton Corbijn
Joy Division grubunun mikrofonu Ian Curtis'in hayat hikâyesini
perdeye yansıtan filmde intihar sahnesi de elbette Ian’ın. Siyah-beyaz olarak
perdeye yansıyan bu çetrefilli hayat hikâyesinde önce bir epilepsi krizi sonra
da intiharı izlediğimiz sahne kesinlikle kan dondurucu. Bu arada Ian Curtis’e
hayat veren ve bizi bu etkileyici sahne ile buluşturan Sam Riley’in oyunculuğu
karşısında şapka çıkarmamak olmaz.
14)Harold & Maude – 1971
Yönetmen: Hal Ashby
Hal Ashby’nin bir külte dönüşen, sıra dışı bir aşk hikâyesini
perdeye yansıtan başyapıtı Harold and Maude’de bir değil birçok intihar sahnesi
ile karşı karşıya kalıyoruz. Zengin fakat ilgisiz bir ailenin ergen bunalımları
yaşayan oğlu Harold, ailesinin ilgisini çekmek ya da kendini oyalamak amacıyla
çok defa intihar girişiminde bulunur. Üstelik denemediği yöntem kalmaz.
Buyurunuz hepsi ile sizleri buluşturalım.
15) The Shawshank Redemption -1994
Yönetmen: Frank Darabont
Bol ödüllü, seyircinin uzun süre etkisinden çıkamayacağı bir film
olan The Shawshank Redemption, iki intihar sahnesine ev sahipliği yapmaktadır.
Bunlardan ilki yıllardır hapishanede yatan ve dışarıda hiç kimsesi kalmamış
yaşlı adamımızın şartlı tahliye ile dışarıya çıktıktan sonra gerçekleşir.
Karakterimiz bir süre dışarıdaki hayata ve yalnızlığa alışmaya çalışır. Fakat
nafile. Yıllar sonra kavuştuğu özgürlüğü onun sonu olur. Özenle hazırladığı
ilmiği boynuna geçirerek sonsuzluğa uğurlar kendini. Perdede ise intihar
etmeden önce duvara bıçağı ile yazdığı not kalır.
Yönetmen: Richard Donner
Karşımızda bir korku filmi var. İntiharı gerçekleştiren
karakterimiz ise kendine büyük bir seyirci topluluğu seçmiştir. Bir çocuk
parkını karşısına alarak gerçekleştirilen bu intihar, listedeki intiharların
içerisinde en çok seyircisi olanındır. En tantanalı, en gösterişçi olanıdır.
17) Der siebente Kontinent – 1989
Yönetmen: Michael Haneke
Yine Haneke ustadan dehşet verici bir sahne. Listedeki diğer
sahnelerden birçok yönüyle ayrılmakta bu sahnemiz. Zira bu kez tek bir
karakterin intiharı değil toplu intihar sahnesi karşılıyor bizleri. Anne, baba
ve çocuktan oluşan bir aile sırayla intihar ediyorlar. Ve Haneke oldukça soğuk
ve net bir şekilde yansıtıyor bu sahneyi perdeye. Filmin geriye kalan kısmı da
zaten bu toplu intiharın hazırlık aşamasıyla geçiyor.
Yönetmen: Frank Darabont
Diğer sahnede de bahsettiğimiz gibi The Shawshank Redemption’ın
bir diğer intihar sahnesi daha var. Lakin bu kez film boyunca nefret ettiğimiz
bir adamın intiharını izleriz. Bu nedenle de ne yalan söyleyeyim, pek de
etkilenmeyiz. Zira filmin başından beri ona öfkemizi bilemişizdir. O nedenle
zaten Darabont da bu sahneyi yüceltmeden oldukça sıradan çekmeye çalışmıştır.
Yönetmen: Tom Hooper
Tom Hooper’ın Sefiller romanından
esinlenerek müzikal şeklinde çektiği filmde kahramanımızın kendini sulara
bıraktığı an dinlemekte olduğumuz müziğin de etkisiyle doruğa çıkmaktadır.
20) Boogie Nights – 1997
Yönetmen: Paul Thomas Anderson
70’lerin porno dünyasına ışık tutan filmde, bir partiye gidiyoruz.
Karakterimiz önce tüm evi dolaşıyor. Elbette Anderson ustanın kamerası da
arkasından. Sonra da önce pek de görmediğimiz bir cinayet sonra da aynı kişinin
gerçekleştirdiği intihara şahit oluyoruz. Cinayette ölenleri hiç görmediğimiz
gibi intihar edeni ise aksine oldukça
net görmekteyiz. Bu da Anderson’un yaptığı oyunlardan biri elbette.
21) Looper – 2012
Yönetmen: Rian Johnson
Zamanda yolculuk filminden bir intihar sahnesine ne dersiniz. 2042
yılı ile 2072 yılları arasında gidip gelen, geçmişi hatırlama, parçaları
birleştirme gibi oldukça çapraşık yapısıyla dikkat çeken filmde de her şey
hatırlamak üzerine.
Yönetmen: Baz Luhrmann
Meşhur Romeo ve Juliet’in tartışmasız en iyi uyarlamalarından biri
olan bu filmde sahnenin hangisi olduğunu elbette tahmin ediyorsunuz değil mi?
Romeo, Juliet’i uyurken bulur ve öldüğünü düşünür. Zehiri içerek aşkının yanına
gitmek ister. Oysa Juliet yaşıyordur. Romeo’sunun intihar ettiğini görünce…
Zaten hikâyeyi hepimiz çok iyi biliyoruz değil mi? Bilmiyorsak da sahneyi
izlemek daha etkileyici olacaktır. Buyurunuz efendim:
23)Sin City – 2005
Yönetmenler: Frank
Miller, Robert Rodriguez, Quentin
Tarantino
Birbirinden başarılı üç yönetmenin maharetli vizyonlarıyla hayat
bulan bu kıskanılası siyah-beyaz filmde alışılmadık bir sahne izleyeceğiz.
Siyah ve beyaz çizimle karşımıza gelen bu intiharda etrafa saçılan bir de
kırmızı renk var elbette. Lakin bu oldukça sade ve basit çizimle gerçekleşen
sahnenin değme intihar sahnelerine taş çıkaracağını iddia etmem abartı olmaz
sanırım.
24) Videodrome – 1983
Yönetmen: David Cronenberg
Televizyon ve video dünyasına, teknolojik gelişmelerin insan
üzerindeki etkilerine değinen film güçlü bir eleştiri niteliğinde. Filmin nasıl
ve ne ile bir intihar sahnesini izleyince oldukça şaşıracak ve muhakkak filmi
izlemek isteyeceksiniz. Zira fazlasıyla sıra dışı bir film ve buna bağlı olarak
da sahne var karşımızda.
Yönetmen: Ridley Scott
Thelma ile Lousie, sinema tarihinin en muhteşem iki kadını.
Onların arabalarına binerek herkese ve her şeye isyan niteliğindeki
yolculukları nasıl bitiyor dersiniz? Listede âşık olan bir çiftin birlikte
gülümseyerek, sonsuz bir mutlulukla ölüme gitmelerine denilecek laf
bulamıyorum. Bu yaptıklarıyla bile teslim olmaya niyetleri olmadığını
gösteriyorlar ya. Tek kelimeyle hayran olunası kesinlikle.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder