7 Ağustos 2015 Cuma

O AN: Jeanne Dielman, 23 Quai du Commerce, 1080 Bruxelles (Chantal Akerman, 1975)


Chantal Akerman 70’li yıllarda film yapmaya başlamış dahi gençlerden bir tanesidir.  Akerman henüz 18 yaşındayken ilk kısa filmini çeker ve dikkatleri üzerinde toplar. 25 yaşında çektiği Jeanne Dielman, 23 Quai du Commerce, 1080 Bruxelles (Chantal Akerman, 1975) filmi ise sinema dünyasında hayranlık uyandırır. Çekildiği günden bu yana hala feminist sinema denilince ilk akla gelen yapım olarak anılır. 201 dakikalık uzun süresi, kesmesiz kurgusu, sabit kamerası, neredeyse birebir zamanlı sahneleri, doğal ışıklandırması, yok denecek kadar az diyalogları ile tam bir minimalist sinema örneği , Jeanne Dielman, 23 Quai du Commerce, 1080 Bruxelles. Film izleyenleri şok edecek kadar çarpıcı bir final sahnesi ile biter. Jeanne’nin seyircilerin ondan beklemediği bir davranış sergilediği bu sahnede bakın neler olur…
Jeanne kocasını kaybettikten sonra ev hanımlığının yanında hayatını kazanabilmek için fahişelik yapar. Aşırı düzenli, titiz ve takıntılı biridir. Her şey zamanı zamanına yapılmak zorundadır onun için. Bugün yapılan dünün –yemeğin çeşidi gibi çok nüanslar hariç -aynısı olmalıdır. Durum böyleyken Jeanne’nin ikinci gün gelen müşteriden sonra tıkırında işleyen hayatı tabiri caizse tepetaklak olur. Jeanne’yi böyle bir çaresizlik içerisinde izlemek seyirciyi bile endişelendirmeye yeter.  Peki, Jeanne’yi bu kadar allak bullak edecek ne yaşanmıştır? Ne olmuştur da Jeanne resmen kendini kaybetmiştir? Jeanne’nin oğlu ile yaptığı kısa sohbetlerden birinde onun için seksin sadece bir ayrıntı olduğunu öğreniriz. Bugüne kadar kocası ile de işi gereği birlikte olduğu kişilerle de tamamen mekanik bir münasebeti vardır. Ta ki filmin ikinci günü gelen müşteriye kadar. Muhtemelen Jeanne, hayatında ilk kez seks esnasında zevki yaşar. Tıpkı bir bebeğin hiç görmediği, tatmadığı bir duyguyu tatması gibi şaşkınlık içerisinde kalır. İşte o böyle bir durumdayken üçüncü gün gelen müşteri ile yaşanacaklar bizi de en az Jeanne kadar afallatır. Tamamen profesyonel sınırlar içerisinde yapılan seks esnasında Jeanne’nin bir nevi çırpındığını, kurtulmak istediğini görürüz. Lakin bu çırpınışlar canı acıdığı ya da tiksindiği için yaşanmaz. Aksine yine zevk aldığından dolayı yaşanır. Jeanne her ne kadar zevk alsa da bunu yaşamak istemez. Çünkü Jeanne kraliçe arı olduğu kovanda, her şeyin kendi kontrolünde olduğu bir hayat yaşıyorken, kovana sokulan çomak(erkeklik)  tüm iktidarını sarsar. Bu duruma karşı savunmaya, gerekirse saldırıya geçmesi gerektiğini düşünür. Jeanne, asla teslim olmayacağını seks bittikten sonraki hamlesi ile oldukça sert bir şekilde ifade eder. Tıpkı kovana giren çomağa benzeyen bir araç ile(makas) düşmanı tam kalbinden cezalandırır. Ve düşmanın ortadan kalkıp, kontrolün tekrar ellerine geçmesini salondaki masada tamı tamına yedi dakika boyunca hiç kımıldaman oturarak sindirir. Zira Jeanne’nin yüz ifadesi çok şey söyler zaten, fazlasına gerek görülmez.

Uzun süresine rağmen benim izlemeye doyamadığım bu baş yapıtı ne yapıp edip izlemelisiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder