İlk sinema filmi Sid and Nancy ile 1986’da kariyerine
başlayan Gary Oldman, o günden beri başarılı çizgisini sürdürmeye devam ediyor.
Her canlandırdığı rol ile hayranlarını memnun eden karakter oyuncumuzu doğum
gününde en iyi beş performansı ile hatırlamaya ne dersiniz?
TRUE ROMANCE(1993)
Bir Yan karakteri oynamasına rağmen Gary Oldman’ın en iyi
performansını sergilediği, akla ilk gelecek filmi kesinlikle True Romance olur.
Hem tip olarak, hem de psikopatlık olarak kendini aştığı ender performanslardan
birini sergiler bu filmde Oldman. Uyuşturucu ticareti ve kadın pazarlama gibi
pis işlerin başında ki Drexl
Spivey rolünde izlediğimiz Oldman, uzun örgülü saçları, tek gözü
görmeyen yaralı yüzü ve leopar desenli sabahlığı ile rolünü fazlasıyla
inandırıcı kılar. Kendisini ikinci ve son kez izlediğimiz sahnede Clarence
Worley karakteri ile karşılaştığı ve sanki sorgudaki polismiş edası
ile avizeyi Clarence’in yüzüne tutarak söyledikleri tek kelime ile hafızalardan
silinemeyecek anlar olur.
LEON:THE PROFESSIONAL(1994)
Gary Oldman bu kez de
kanun dışı işler yapan Stansfield
adlı bir polistir. Açık renk takım elbiseleri, gayet düzgün tipi ve küçük bir
kutunun içine özenle dizilmiş hapları ile takıntılı bir manyaktır bu filmde
Oldman. Kadın ve çocuk dahil olmak üzere insanların ölmesi hatta kendisinin
yaralanması bile umurunda değildir onun. Tek umurunda olan kıyafetinin
temizliği olur. Zira her konuda temizliğin kusursuz olması gerektiğini
düşünenlerdendir Stansfield. Öyle ki temizlik uğruna her şeyi göze alır.
SID AND NANCY(1986)
Punk Rock müziğinin babası sayılan Sex Pixtols grubunun bas
gitaristi Sid Vicious’un kısa ama çalkantılı hayatını izleriz perdede. Müzik
tarihinde Punk Rock müziğinin Romeo ve Jülliet’i olarak anılacak olan Sid ve
Nancy beraberliğinin başlamasından ölümlerine kadar olan süreci mercek altına
alır film. Birkaç yıldan ibaret olan bu hayat hikayesi, yer yer insanın içini
kaldıran, kanını donduran sahnelere sahiptir. Bu hikaye bir varoluş değil yok
oluş hikayesidir. Sid, grubunun ‘No Future’
sloganını filmde sadece dile getirmek ile kalmaz; kendi ve aşkı için
geleceksiz bir hayatın zeminini hazırlar. Uyuşturucu kullanır, kendini doğrar,
dibe vurur, pisliğe batar, aşağılanır, dayak yer, ölür, öldürür… ‘Hızlı Yaşa
Genç Öl’ sözünün bile ötesini gerçekleştirir Sid. 19 yaşında grubunu kurup ünlü
olan kahramanımız 21 yaşında aşırı dozdan hayatını kaybeder. Hayatın
anlamsızlığı nedeniyle kendini yok eden tüm müzisyenlerinde babasıdır bu
nedenle. İşte böyle damardan bir hikayeyi mükemmel fiziki benzerlik ve birebir
yaşayan oyunculuğu ile Gary Oldman canlandırır. Hatta Sid Vicious’un öldüğünü
bilmesek kendini oynuyor dedirtecek kadar başarılı olmuştur Oldman.
BRAM STOKER’S DRAKULA(1992)
Bram Stolker’in Drakula adlı romanın tamamen birebir
uyarlamasıdır Bram Stolker’s Drakula. Ve bugüne kadar çekilmiş vampir
filmlerinin en iyilerindendir. Tıpkı Romeo ve Jülliet efsanesindeki gibi aşkını
kaybeden Kont’un tanrıyı ve dini reddederek intikam alma hikayesini anlatır
film. Hem vampirliği, hem aşkı yer yerde erotizmi izleriz. Her anlamda tam bir klasik olan film barok
dönemi de çok iyi yansıtır. Bir vampir hikayesinde olan tüm klişeleri kullanır
film, ama kendi özgünlüğünü teknik anlamda yaratır. Hiçbir bilgisayar efekti
kabul etmeyen Coppola basit yöntemlerle ilginç efektler yaratır. Kont
Drakula’nın kendinden bağımsız gölgesi ise hafızalardan çıkmayacak bir deneme
olmuştur. Kont Drakula’nın gençlik ve yaşlılık hallerini canlandıran oyuncumuz Gary
Oldman, bu rolün altından da başarı ile kalkmıştır. Doğal hali ile tam bir
yakışıklı beyefendi, makyaj yapılmış hali ile de korkutucu bir vampir olmak
ancak Oldman tarafından bu kadar kusursuz canlandırılabilirdi.
TİNKER, TAİLOR, SOLDİER, SPY(2011)
Soğuk savaş döneminde İngiliz Gizli İstihbarat servisine
sızdığı sanılan Rus ajanın bulunmaya çalışmasının hikayesidir film. Muhteşem
oyuncu kadrosu, İstanbul’da geçen sahneleri, Oscar adaylıkları ile vizyona
girdiği yıl çok konuşulan yapımlardan biri olmuştur. Ancak sanıldığı gibi bir
aksiyon değil yavaş ilerleyen akıl oyunları yaptıran durgun ve soğuk bir tarzı
vardır filmin. Bu nedenle Köstebek adı ile Türkçeye çevrilen diğer filmlerde ki
hareketleri bulamayan izleyiciyi hayal kırıklığına uğratmıştır. Lakin hiç
şaşmayacak bir gerçek varsa film ile ilgili o da Gary Oldman’ın başarılı
oyunculuğudur. Belki de canlandırdığı en aklı başında karakter olan George Smiley,
Oldman’ın filmografisine konulan artılardan biri olmuştur.