1 Kasım 2015 Pazar

Nefesim Kesilene Kadar: Serap’ın Gördüğü ‘’Serap’’


2012 yılında kadınlarla ilgili Gönül Kadınları adlı bir belgesel film çeken Emine Emel Balcı yönetmenlik yolculuğuna ilk uzun metraj filmi Nefesim Kesilene Kadar ile devam ediyor. Ülkemizde ilk olarak 34. İstanbul Film Festivali’nde görücüye çıkan film bu hafta vizyona giriyor. Emine Emel Balcı bir kadın olarak yine bir kadının çetrefilli hayatına odaklanıyor.
Film, Serap (Esme Madra)adlı genç kızın çok erken yaşta gerçek hayatla tanışması ve hayalini gerçekleştirmek adına onunla tabiri caizse bir savaşçı gibi mücadele etmesini anlatır. Üstelik Serap’ın öyle zannedileceği gibi büyük büyük hayalleri yoktur. Tek istediği hiçbir zaman yaşamadığı sıcak aile yuvasına kavuşmaktır. Bu yuva özlemini babası ile kurmak isteyen Serap önceleri oldukça saf ve temiz duygularla didinirken zamanla çevresindekiler onu savaşta hile yapmaya zorlar. Şayet ne yaparsa yapsın, Serap’ı zamanla tanıdıkça her yaptığına seyirci olarak hak vermemek elde değildir.
Nefesim Kesilene Kadar’ı izlerken ülkemizde son dönemde izlediğimiz ve oldukça başarılı olmuş birkaç yapımın akla gelmemesi mümkün değil. Öncelikle Zeynep adlı karakterin hayata tutunma mücadelesini anlatan ve izleyicilerin suratına tokat gibi çarpan hikâyesini konu alan Zerre ilk anımsadığımız film olur kuşkusuz. Yine çevresindekilerin ona yardım etmekten çok köstek olduğu, hayatta kaldıramayacağı görevleri üstlenmek zorunda kalan Feride’nin öyküsü olan Köksüz filmi de hatırlanan bir diğer yapım olur. Gelgelelim tanıdıklık hissini en çok 2012 İran yapımı Wadjda filmini izleyenler yaşayacaktır. Zira Serap’ın da tıpkı Wadjda’nın ki gibi çok küçük masum bir hayali vardır. Lakin birçoğumuza göre oldukça mütevazı hayaller Wadjda ve Serap gibiler için Everest’in tepesine tırmanmak kadar zorlu bir yolculuktur. Hayallerindeki bisikleti almak için niyeti çizdiren Wadjda gibi Serap da sadece aile sıcaklığını hissedeceği bir ev için çevresindekileri basamak gibi kullanmaktan çekinmez. Bu iki kahramanımızın ‘’Amaca giden her yol mubahtır’’ anlayışı seyirci olarak onları yargılamamıza sebep de olmaz. Olsa olsa onlarla tam bir özdeşlik kurmamızın önüne geçer. Ki bu da seyircinin duygularını kullanmadığı için çok yerinde bir tercihtir. Şunu da unutmamak lazım ki Serap’ın bir nevi de büyüme hikâyesi diyebileceğimiz Nefesim Kesilene Kadar, bizi referans gösterdiğim diğer filmlerdeki gibi yan karakterlerin hikâyelerine de bulaştırmaz; filmin merkezinde tam olarak Serap vardır. Diğerleri Serap’ın hayatında var oldukları kadar vardırlar.
Geçmişten bu yana Yeşilçam ile şimdi de ucuz romanslarla ya da dizilerle sunulan yalan hayatlardan beslenmez Emine Emel Balcı. Gerçek hayatın zengin bir koca bulup mutlu olmak ile alakasının olmadığını bildiği kadar seyircisinin de tıpkı kendisi kadar akıllı olduğunu düşünür. Masallardaki hayatları yaşamayanlara yönlendirir kamerasını. Birçoğumuzun görmediği hatta görmek, bilmek istemediği mekânları yansıtır perdeye. Her akşam dizilerde izlediğimiz yalıların, fabrikaların yerine merdiven altı atölyeleri, ucuz otel odalarını sokar gözümüze. En önemlisi de iyilik timsali Külkedisi, Hansel ve Gretel gibi ancak masallarda dinlendiğinde inanılacak kahramanlar yerine Serap gibi gerçekçi bir karakter çıkarır karşımıza.


Serap’ın peşi sıra sürüklendiğimiz, yapmacıklık hissini asla yaşatmayan tam da hayatın ortasından bir film Nefesim Kesilene Kadar. Esme Madra’nın mükemmel oyunculuğu, bire bir gerçek mekânların yarattığı gerçekçilik hissi çok etkileyici. Her şeyin görmezden gelindiği, yoksulluğa, açlığa ve en önemlisi ölümlere bile kayıtsız kalınan ülkemizde Serap’ın hikâyesi ne kadar görülür ya da ne kadar etkili olur bilenmez ama en azından hala insanlığını kaybetmemiş, sinemaya tutunan kesime iyi gelecektir. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder