4 Ekim 2015 Pazar

The İntern: Yaş Yetmiş İş Bitmemiş


What Women Want, Something’s Gotta Give, The Holiday, It’s Complicated gibi çok başarılı romantik komedi filmlerine imza atan Nancy Meyers son filmi ile başarısını zirveye taşıyor. The İntern filmi ,yönetmenin daha önceki filmlerinde romantizm ile birlikte harmanladığı komedi türünü bu kez tek başına ele aldığı bir yapım. Meyers, romantizmi kullanmadan tek başına komediyi kullanarak da ne kadar etkileyici olabileceğini ispatlıyor. Film başından sonuna kadar yüzünüzde bir tebessüm yaratan, yer yer de kahkahalar attırtan bir seyir zevki sunuyor. The İntern, 121 dakika gibi uzun süresine rağmen asla sıkmadığı gibi nasıl da çabucak bitti hissi yaratıyor.
 Bu eğlenceli, incelikli filmin başarısında yönetmenin olduğu kadar oyuncuların da katkısı çok fazla elbette. Robert De Niro ve Anne Hathaway’in mükemmel uyum sağlayan oyunculukları göz dolduruyor.  De Niro filmdeki rolünde de gerçek hayatta olduğu gibi yaş kemale erdi diyip de bir köşeye çekilmez. 70 yaşına gelmiş, eşini kaybetmiş ama yaşam enerjisinden hiçbir şey eksilmemiş bir ihtiyar delikanlıdır Ben. Yalnızlığının üstesinden gelmek için sürekli kendini geliştirir, kurslara gider. Adeta ‘’Yaş yetmiş iş bitmiş’’ düşüncesini çürüten bir savaşçıdır o. Anne Hathaway’in canlandırdığı Jules karakteri ise kadınların gurur kaynağı-her ne kadar bazı kadınlar tarafından kıskanılsa da-, iş dünyasının yılmaz savaşçısıdır adeta. Miskin, üzerine ölü toprağı serilmiş yeni nesle örnek teşkil edecek bir genç girişimcidir Jules. Yalnız aklınıza kapitalizmin bir neferi de gelmesin sakın. O kendine, kocası ve kızı ile var olan sıcak yuvasına işini de eklemiştir. Ofisini evi gibi, çalışanlarını ailesi gibi görür. Hatta iş dünyasının sıkıcı kurallarını asla uygulamaz; ofiste bisiklet ile dolaşır, çalışanlarını rahat ettirmek için işyerinde masör çalıştırır, en önemlisi de ihtiyar stajerler alır işe.  Başrolü paylaşan bu iki karakter o kadar derinlikli çizilmiştir ki, anlatmaya çalışmak çok zordur. Bunun yanında Jules’in küçük kızından tut da iş yerinde çalışan elemanlara kadar hepsi birbirinden renkli karakterler barındıran film bir tane bile derinlikli karakter yaratamayan filmlere ibret olabilecek düzeydedir.

Genelde yaşlanmış bir kurda ilham perisi olarak genç bir soluğun yardımcı olmasıyla gelişen hikâyeleri izleriz. Fakat The İntern, bu alışılagelmiş durumu da alt üst eder. Bu kez hem ev hayatı hem de iş hayatında yoğunluktan dolayı köşeye sıkışan genç Jules, ihtiyarlasa bile enerjisinden ve ışığından hiçbir şey kaybetmeyen Ben sayesinde sorunlarının üstesinden gelir. Her ne kadar ilk etapta Jules, Ben’in kendisine yardımcı olabileceğine inanmasa da çok kısa süre sonra onsuz yapamaz hale gelir. Ayrıca Ben’in şefkatli ama gerçekçi dünyasından Jules gibi iş yerindeki çalışanlar ve Jules’in ailesi de faydalanır. Ben,  yardıma ihtiyacı olan iş arkadaşlarına akıl verip, nasihat çekmez; onlara ‘’ben olsaydım’’ diliyle konuşur. Ayrıca iş arkadaşlarıyla ilişkilerini geliştirmek için onlar gibi de davranır; facebook kullanıcısı olur, onların muhabbetlerine eşlik eder, hatta evini açar onlara. Yeri gelir bir baba, yeri gelir arkadaş olur. Ama öyle gerçek dışı bir karakter değildir Ben. Fazlasıyla yaşamdan biridir.
Filmin en büyük artılarından bir diğeri ise kadına bakış açısıdır. Jules çok yoğun çalışan bir iş kadınıyken kocası ise küçük kızlarına bakar. Ve bu durum onlar için asla sıkıntı yapılacak bir durum olarak görülmez. Yine Jules, kızını okula götürdüğü gün diğer veliler tarafından çalışan kadın olduğu için iğnelenince onlara gereken cevabı verir . Böylece yönetmen hem toplumun bakış açısını verir hem de buna olan tavrını gösterir. Filmin sürprizlerini ele vermemek adına söylemediğim başka durumlarda da filmin kadına ve kadının toplumdaki yerine çok doğru yerden bakar.

Değişen Dünya’ya ahlayıp puflamayan, ona uyum sağlayıp mutlu olmayı başaran Ben ile yeni düzenin canavarlığından uzak durarak var olan Jules’in hayata karşı omuz omuza vererek sergiledikleri duruş izlenilmeye kesinlikle değer. Emin olun son zamanlarda geçireceğiniz en güzel iki saat sizi bekliyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder