Kısa filmler çekerek sinema dünyasına tecrübeli adımlarla
giren Nesimi Yetik, tiyatro bölümünden mezun olduktan sonra ‘Zan Şer Hiç’, ‘Annem
Sinema Öğreniyor’ ve ‘Döşeğimde Ölürken’ adlı kısa filmleri çeker. Annesi ile
kendisinin oynadığı ‘Annem Sinema Öğreniyor’ Berlin film festivali başta olmak
üzere birçok festivalde ödül alır. Kısa filmlerin ardından gerçek bir hayat
hikayesini beyazperdeye aktarmak için kolları sıvayan Yetik, bunun altından da
başarı ile kalkar; Toz Ruhu Adana Altın Koza Film Festivali’nden en iyi film ve
en iyi erkek oyuncu ödüllerini alarak döner. Böylece ilk sinema filmi ile ödül
alan sayılı yönetmen arasında yerini alır.
Sinemamızda arabesk ya da fantezi müzikleri seven, söyleyen
karakterler çokça işlenmiştir. Özellikle kırdan kente şarkıcı olmak için gelen
karakterleri unutmak mümkün mü? Bunlardan en unutulmazı ise Ali Nazik karakteri
olmuştur. Muhsin Bey filminde izlediğimiz bu karakteri sürekli arabesk, fantezi
söylerken görürüz. Ne var ki bu karakterlerin tek amaçları şarkıcı olmak, kaset
çıkartmaktır. Bu amaçları doğrultusunda hayata tutunabileceklerdir. Bu da
karakterleri kaybeden, filmleri de fazlasıyla melodram yapar.
Oysa Yetik’in gerçek hayatta yaşayan Metin Tosyalı’nın
hikayesinden yola çıkarak çektiği filmdeki Metin karakteri daha mantıklı bir
kişi görüntüsü çiziyor. Fantezi müziği çok sevmesine rağmen bunu yaşama sebebi
haline getirmemiş, hayallerini gerçekleştiremese de ne hayata ne de müziğe
küsmemiş biridir Metin Tosyalı. Çok sevdiği temizlikçilik işine devam ederken
boş kalan zamanlarında müziğini de icra etmeye devam ediyor. Tosyalı ufak şeylerle mutlu olmayı biliyor.
Tek başına söylediği bir şarkıyı kaydederken yüzünden okunan mutluluk onu
anlamamıza yetiyor.
Mesleğinde değme temizlikçi kadına taş çıkaracak denli
profesyonel olan Tosyalı, aynı zamanda da işini severek yapar. Bir de buna
simetri takıntısı da eklenince karakter çok daha renkli bir hal alır. Onur Ünlü
kafasından esintiler taşıyan bu karaktere yönetmenin yapımlarında da çokça
izlediğimiz başarılı oyuncu Tansu Biçer hayat verir. Tansu Biçer gibi bir
oyuncu ile çalışınca diğer oyunculuklardan pek de beklenti içerisine girmez
izleyenler. Ama hiç beklenmeyen bir yan karakter bazen o kadar iyi bir
oyunculuk sergiler ki izleyenlere sürpriz yapar. İşte Tosyalı’nın yeğeni olarak
izlediğimiz Aytaç Uşun öyle bir oyunculuk sergiler. Daha önce oynadığı Silsile
filmindeki başarısını da katlayarak kendini fazlasıyla ispat eder Uşun. Küçük bir rolde Settar Tanrıöver’i de hayranlıkla izlediğimizi belirtmem gerekir
sanırım.
Yetik hikayeye çok odaklanmadan tamamen karakter üzerinden
ilerlemeyi tercih ediyor. Filmin her anında Metin Tosyalı’yı izliyor, onu takip
ediyoruz. Bazen tek başına bazen de yan karakterlerin hikayeye dahil olmasıyla
umutlandığı anlarını izliyoruz. En önemlisi ise karakterini yargılamıyor
yönetmen. Kapalı ve dar mekanlarda
hareketsiz kamera ile yapılan çekimler karaktere sıkışmışlık hissini yaşatıyor.
Bazı sahnelerde ise kamera unutulmuşcasına hissi yaratan anlar izleniyor.
Duvarlarında şarkıcı resimlerinin ve tik takları hiç eksik olamayan saatin
olduğu ev tasarım olarak tam bir Metin Tosyalı portresi niteliğinde.
Filmin sonunun nasıl biteceğini seyirciye bırakan Toz Ruhu
başlangıcında toz zerrecikleri ile bizi karşılarken sonunda ise ışıklar içinde
uğruluyor. Pek alışık olunmayan bir
karakteri perdeye başarılı bir şekilde yansıtan yönetmen zoru başarıyor.
Dillere pelesenk olacak besteleri ile ise kolay kolay unutulmayacak bir işe
imza atan Toz Ruhu asla kaçırılmamalı diyor ve sizi Metin Tosyalı’dan
dinlediğimiz o harika şarkının sözleriyle baş başa bırakıyorum.
Kalbime söyle taş mı basayım
Verdiğin sözü nasıl unutayım
Ellerini böyle boş mu tutayım
Yârin olmazsa olmazı var
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder