John Krasinski’nin korku-gerilim filmi Sessiz Bir Yer, türün
klişelerine bel bağlamayıp yenilikçi hamlelerle seyirciyi karşılayan bir film. Krasinski
korku türünün bugüne kadar asla onsuz düşünemeyeceği sesi büyük oranda yok
sayarak şaşırtıcı bir o kadar da riskli bir yol deniyor.
Seyirciye hakkında hiç açıklama yapılmayan post apocalyptic bir
evrende geçen Sessiz Bir Yer’de karakterler de konuşmadığı için ne olup
bittiğini filmin giriş sahnesindeki talihsiz olaydan ve gazete kupürlerinden
anlıyoruz: Nereden geldiği belli olmayan kör ama çok üstün duyma yeteneğine
sahip yaratıklar, dünyayı işgal etmiş, insanlığın büyük kısmının ölümüne sebep
olmuş, hayatı durma noktasına getirmişlerdir. Hayatta kalanlar ise yeraltına
çekilmiş ve derin bir sessizliğe gömülmüşlerdir. Tıpkı Abbott ailesi gibi.
Abbott ailesi ormanın içinde bir kulübede yaşamakta yoksa
yaşamayı tercih etmekte demek mi gerek emin değilim. Çünkü şehirde daha
korunaklı bir yaşam inşa edilmemiş midir diye düşünmemek elde değil. Bu noktada
Abbott ailesi, doğuştan duyma engelli kızları Regan’dan dolayı zaten
sessizlikle baş etmekte daha şanslı olduklarını düşünmüş de olabilirler. Tüm
ailenin işaret dilini bilmesi ve babanın teknik konuda olan bilgisi, yeteneği
nedeniyle ailenin mağrur bir şekilde kendisini sadece yaratıklardan değil
insanlardan da izole ettiği düşünülebilir. Abbott ailesi için önemli olan tek
şey ailenin bekasıdır zira. İnsanlığın kalanı, filmde hiç mevzubahis bile olmaz.
Bir nevi Nuh tufanında gemiye binen ve insanlığın kalanını ölüme terk edenler
gibi. Her ne kadar Abbott ailesine eşlik eden bir hayvan olmasa da kıyamet
sonrası yeniden yaşamın inşa edilmesi durumu var aslında. Hatta Abbott
ailesinin yaratıklarla mücadelesini ilkel çağlarda vahşi hayvanlarla mücadele
eden insanlığın durumuna benzetmek de mümkün. Bu yeni hayatta kadın evde
temizlik, yemek vs yapıp çocuk doğururken erkek ise evden uzaklaşıp avcılık ve
toplayıcılık yapıyor. Yine zekâ gerektiren işler erkeğin tekelindeyken kadının
bunlarla ilgilenmesi bile hep engelleniyor. Fakat kural koyucu, otoritenin
aradan çekilmesiyle kadın, savaşmak zorunda kalıyor. Regan’ın zekâsı ile
Evelyn’in cesareti ve bilek gücü sayesinde düşmandan saklanma, sessiz olma
yerini yüz yüze bir savaşa bırakıyor. Kadınlar sayesinde gerçekleşen bir
esaretten kurtuluş, diriliş hikâyesine dönüşüyor film bir anda. Kadın hem
doğurarak hayatı devam ettiren hem de yaşamı tehdit eden unsur ile dişe diş bir
mücadeleye girişen konumuna yükseliyor böylece.
Karakterlerin sessizliğinin Marco Beltrami'nin muazzam
müzikleriyle süslenmesi sessizlik nedeniyle yaşanan gerilimi daha da
arttırırken filmde en etkileyici anlara şahit olunan sahneler ne sessizliğin
kan dondurduğu ne de müziğin ruha işlediği sahneler olur. Regan’ın kulağından
dünyayı algıladığımız sahneler, filmin en vurucu anları olur.
Bu yazı ilk olarak 2018 yılı Haziran sayısında "Arka Pencere Mecmua"da yayınlanmıştır.
Bu yazı ilk olarak 2018 yılı Haziran sayısında "Arka Pencere Mecmua"da yayınlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder