Daha önce Sır Çocukları gibi başarılı bir filme imza atan
Aydın Sayman, uzun bir aradan sonra İçimdeki İnsan filmi ile yola devam ediyor.
İrfan Yalçın’ın ‘Fareyi Öldürmek’ adlı romanının Atay Sözer’in senaryo çalışması ile beyazperdeye aktarılan
film, son dönemlerde ülkemizdeki senaryo başarısızlıklarından sonra güçlü
yapısı ile takdiri hak ediyor. Zira roman uyarlamaları sinemada çok yapılan ama
az başarıya ulaşan bir yöntem oluyor genelde. Birebir bir uyarlama olmayan bir
çok karakter ve olay eklenen film bu eklemlenmeleri bile çok güzel yediriyor
hikayeye. Hatta romanda olmayan bazı karakterler iyi ki filmde var
dedirttiriyor. Roman yazarının ‘benim romanımın bile önüne geçmiş film’ demesi
başarının en güçlü kanıtı olsa gerek.
Her şey Nuri’nin (Suavi Eren)İstanbul’dan yıllardır
gelmediği kasabasına tarla satma nedeniyle gelmesi ve eski arkadaşı Sabri (Vedat
Erincin) ile karşılaşması ile başlar. Bugüne kadar bilinçaltında bastırılmış
olarak duran Sabri’nin nevrozları Nuri ile karşılaştığında açığa çıkmaz bir
nevi patlama yaşar. Yaşanılanları duyan Nuri sonradan anlayacağımız bir sebeple
kısa süreliğine geldiği kasabada kalmaya ve Sabri’nin hayatını irdelemeye
başlar. Zira Sabri’nin hayatını yazmaktır niyeti. Nuri’nin bu kararından sonra
biz de onunla birlikte Sabri’nin bilinçaltında ilerlemeye başlarız. Her
dinlenilen kişi ile birlikte Sabri’nin hayatı tıpkı bir matruşka gibi açılır.
Yer yer de anlatıcıların Akira Kurosawa’nın Rashomon filminde olduğu gibi
birbirinden tamamen tutarsız açıklamalarına şahit oluruz. Fakat tüm
anlatılanları dinleyip kaydeden Nuri, her ne söylenirse söylensin yargılayıcı
olmaz, taraf bellemez. Yapılan bazı acımasız anlatımlara bile müdahale etmez.
Ne var ki bazı anlatıcılar anlatım esnasında günah da çıkarırlar.
Orson Welles’in Citizen Kane filminde Kane’nin ölmeden önce
söylediği son sözün peşinden gitme mevzusu İçimdeki İnsan filmine kaynaklık
ediyor. Citizen Kane’de olduğu gibi filmimizde de o sözün pek bir önemi yoktur.
Önemli olan Sabri’nin nasıl bu duruma geldiği oluyor. Sabri’nin hayatı flashbacklerle
çocukluğuna kadar irdeleniyor. Tabii ki çok uzun bir zaman zarfında Türkiye’de
çok önemli günlerden geçer. Film 80 dönemi gibi önemli bir süreci de Sabri’nin
hayatı ile buluşturuyor. Politik bir insan olmayan Sabri tamamen insani
duyguları ile yaptığı davranışlar sayesinde seyircinin gönlünü kazanıyor.
Deli Naci rolü ile izlediğimiz Macit Koper başta olmak üzere
tüm oyuncular üstlerine düşeni fazlasıyla yapıyorlar. Geniş bir zaman
aralığında gidip gelen filmde zaman ve mekan uyumu da oldukça başarılı. Filmin
çekildiği Afyon’un bir kasabasında meydandaki heykel seçimi ise hikaye ile çok
uyumlu.
Filmin en güzel yanlarından biri ise Sabri’nin hayatını eşelerken
yazar Nuri’nin hayatına dair şeyler de öğrenmemiz oluyor sanırım. Nuri’nin
vicdan azabı ve gönül borcu, Sabri’nin insanoğlu tarafından yok edilmesiyle
birlikte gün yüzüne çıkıyor. Zira Sabri gibi insanlar toplum tarafından
dışlanan, hor görülen, alay edilen insanlar olmuştur ne yazık ki. Yeşilçam’da
da Şener Şen, Kemal Sunal, İlyas Salman gibi oyuncular tarafından canlandırılmıştır
bu karakterler. Ve her canlandırdıkları karakterler hala insanların zihninde
yaşamaktadır.
Tıpkı bir psikoterapist gibi birini hipnotize ederek
yaşadıklarını analiz etmek isterseniz eğer bu film tam size göre. İçimdeki
İnsan filmini izleyerek çocukluktan başlayan uzun bir süreçte insan
psikolojisinin ilmek ilmek nasıl dokunduğuna şahit olacaksınız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder