İletişimin Gazabından Tanrı Sizi Korusun
Matthew
Vaughn, 2004 yılından bu yana polisiye, aksiyon, fantastik, bilim kurgu,
macera, ajan türlerinde filmlere yönetmenlik yapmıştır. Özellikle yönetmenin
2010 yapımı Kick-Ass ve 2011 yapımı X-Men: First Class, türü sevenlerin
listelerine giren filmler olmuştu. Ama kimse Vaugh’dan bir Kingsman: The Secret
Service beklemiyordu yine de. Bu İngiliz ajan filmi son yıllarda çekilen en
başarılı ajan-parodi filmi olarak türü sevenlerin zirvesine yerleşti. James
Bond filmlerinin mükemmel bir parodisi olan bu film bir nevi öncüllerinin yeniden
yorumlanmış versiyonu. Centilmen İngiliz ajanımızın salon erkeği çizgisinden
kayarak Allah ne verdiyse eline geçirip kullandığı kilisede izlediğimiz sahne
hem grafik şiddetin hem de estetiğin buluştuğu unutulmaz sahnelerden biridir.
Evet, kesinlikle söylenebilir ki: Kingsman :The Secret Servise’deki kilise
sahnesi bugüne kadar tür adına çekilen filmler içerisindeki en unutulmaz
anlardan biridir. Şimdi dilerseniz bu sahneye biraz daha yakından bakalım…
Sahne kilisede rahibin verdiği vaazın görüntüsü ile başlar.
İçerisini hınca hınç dolduran öfkeli dinleyici grubu dünyadaki yaşam tarzını
eleştiren rahibi patlamaya hazır bomba misali dinliyordur. Bu sinirli
kalabalığa çevrilen kamera az sonra topluluktan tamamen farklı olduğu her
haliyle belli olan Galahad’a gelir. Vaazda söylenenleri diğerleri gibi
onaylamadığından söylenilenleri büyük bir şaşkınlıkla dinler Galahad. Zira
dünyadaki kötülüklerin Deccal tarafından değil bizzat insanlar tarafından
yapıldığını düşünüyordur. Ayrıca dünyanın sonunu getirecek işaretlerin
eşcinsellik, kürtaj, ateistlik vs. gibi şeylerden değil aç gözlülük, hırs ve
iktidar düşkünlüğünden geleceğini bilir ajanımız. Zaten oturduğu yerden kalkmak
istediğinde geri kafalı despot Katolik kadına verdiği cevap oldukça net bir cevaptır.
Ne var ki Galahad’ın eyleme geçmeyi planladığı anlarda Valentine de büyük
ütopyasını gerçekleştirme adına artık ilk aktif eylemini başlatmak için düğmeye
basar. İşte bu anlardan sonra filmin izleyeceğiniz en kanlı ama en eğlenceli,
en sert ama en estetik, en vahşi ama en centilmen sahnesi hayat bulur. Dünyanın
sonunu getirmeye imza atacak kadar büyük işlerin adamı Valentine bile bu bol
kanlı sahneyi izlememeyi tercih eder.
Gerçi çok şey kaçırdığını yaşananları bilgisayarından büyük bir zevkle
izleyen Gazelle söyleyecektir. Olanları bir diğer bilgisayar ekranından izleyen
Lee’nin yaşadığı şoku da belirtmeden geçmemek lazım. Evet, Valentine’nin
insanlara bedava yerleştirdiği sim kart ile onların en vahşi duygularını ayağa
kaldırarak birbirlerini katletme fikrini ilk uyguladığı an başarı ile
sonuçlanır. Ama tek bir kişi bu katliamdan sağ kurtulur. O da içerideki çoğu
kişiyi kendini korumak adına öldüren Galahad’dır. Yalnız şunu da belirtmek
gerekir ki modern hayatın getirilerinden şikâyetçi olan o kadar dindarın
iletişim deccalına teslim olmaları bu insanların zavallılığının en büyük örneğin
olur. Bir de hepsinin sonunun kendilerine, göre kâfir insanların yaşayacağı son
gibi olması sanırım. Zira günah işleyenlerin gözlerinin oyulacağını, cehennemde
yanacağını vs söylerken diğer dünyaya gitmeye gerek kalmadan tam da şu anda
bunları kendilerinin yaşaması çok büyük ironi oluşturur. Vaazı verene saplanan
mızrak tüm sahnenin sonunu getirir. Galahad çevresine bakarken biz de yaşanılan
kıyımın vahametine göz gezdiririz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder