30 Nisan 2016 Cumartesi

Reha Erdem Sineması

Reha Erdem (2)
1988 yılında A Ay'la başladığı kariyerine sekiz film sığdırır Reha Erdem. İlk filminden Kosmos filmine kadar sürekli yükselen bir çitaya sahip Erdem, son iki filmiyle bana kalırsa irtifa kaybetmiştir. Hatta Erdem sinemasını iki dönem olarak düşünürsek, Kosmos’a kadar olan sürreci ilk dönem, sonrasında çektiği Jin ve Şarkı Söyleyen Kadınlar’ı ikinci dönem diye niteleyebiliriz. Erdem seyircisinin de genel olarak ilk dönemi daha çok sevdiği aşikâr elbette. Bu nedenle son dönem kafa karışıklığını filmlerine yansıttığını düşündüğüm başarılı yönetmen Erdem’in tekrar eski günlerine  dönmesini ümit ederek onun ilk dönem sinemasından dilim döndüğünce bahsetmek isterim.

1) Kosmos – 2010

Her yönetmenin bir zirve noktası varsa şayet, Erdem’in ki Kosmos’dur kuşkusuz. Yerli sinemanın önemli kilometre taşlarından olan Kosmos, bir nevi distopik bir evrende geçiyor. Kars gibi büyüleyici atmosferiyle her yönetmenin radarına giren şehir, Erdem’in filmine de tüm maharetini gösterecek kadar misafirperver davranıyor. Sermet Yeşil gibi başarılı bir oyuncunun bedeninde adeta şahlanan Kosmos karakteri, meczup bir gezgin. Kosmos, modern insanın koyduğu ahlak kurallarını hatta ve hatta iletişim şekillerini bile reddeden bir ermiş bir nevi. Hayvanlara hükmettikten sonra medenileştiğini zanneden insanlığın karşısına yerleştirdiği Kosmos ile mükemmel bir çatışma yaratan Erdem, Kosmos üzerinden insanlığın tüm kokuşmuş davranışlarını hedef seçiyor filmine. Yemek yeme adına hayvan ırkını katletmelerinden tut da, hiç sorgulamadan kabul ettikleri ahlaki kurallara kadar… Filmde özdeşlik kurduğumuz Kosmos ise insanın özüne dönüşü temsil ediyor adeta. Hayatta tek önemli olan şeyin aşk olduğuna inanan Kosmos, aşkını bulduğunda onunla olan iletişim şekli ile kuşkusuz filmi izleyen herkesi derinden etkilemiştir. İnsanın modernleşmeden önceki özüne saygı duruşu niteliğindeki bu film önünde saygı ile eğilmeyi hak ediyor sanırım.
 

2) Hayat Var – 2008

Hayat Var, Hayat adlı genç kızın yaşamına odaklanan bir film. Lakin Hayat, oldukça çetrefilli bir yaşama sahip bir kız. İçki ve kadın kaçakçılığı yapan babası ve üç kâğıtçı, yatalak dedesi ile birlikte yaşayan Hayat’ın annesi ise yeni kurduğu aile ile fazlasıyla meşguldür. İstanbul’un gözlerden uzak bir köşesinde yaşayan Hayat, tüm bu durumuna ve film boyunca başına gelenlere, düştüğü durumlara kayıtsız kalan, her şeye boş vermiş bir karakterdir. Hayat’ı tam olarak bir looser olarak nitelendirebiliriz. Adıyla ironik oluşturacak şekilde hep hayat yolunda kaybeden tarafta olan bu kız, yaşadıkları, duruşu, şarkı mırıldanışı, horlanışı, taciz edilişiyle boğazımızı düğümletip, yüreğimizi sıkıştırıyor biz seyircilerin. Güçlü oyuncu kadrosuyla göz dolduran bu filmde devleşen isim ise başarılı oyunculuğuyla Elit İşcan oluyor hiç kuşkusuz.
 
3) Korkuyorum Anne – 2004
Hayat Var’ın tersine odağına ergenliği de aşmış, yetişkin erkekleri alan Erdem, aile kavramı üzerinden yine oldukça başarılı bir filme imza atıyor. Zamansız bir film olan Korkuyorum Anne, özellikle Ali ile Keten karakterleri üzerinden ailenin birey olma sürecindeki etkilerinin neler olduğuna mercek tutuyor. Annesi olmayan ve hafıza kaybından dolayı babasını unutan Ali ile babasız olduğundan dolayı baskın bir anne tarafından yetiştirilen Keten filmin iki uçlu çatışmasını oluşturuyorlar. Başarılı oyunculukları, yer yer esprili anlatımı, güçlü senaryosu ile yerli sinemanın değerli parçalarından biridir Korkuyorum Anne.
 

4) Beş Vakit – 2006

Reha Erdem, bu kez de filmini bir köye ve üç çocuğun dünyasına konuk ediyor. Hala zamanın ve mekânın kölesi olmamış olan Ömer, Yakup, Yıldız… Zaman kavramının sadece günde beş kez okunan ezan ile kendini hissettirdiği filmde, çocuklar üzerinden nefretin, şiddetin, cinselliğin nasıl şekillendiğini hatta nasıl eyleme dökülecek noktaya geldiğine ışık tutuyor Beş Vakit. Erdem yine ebeveynlerin çocukları ile girdikleri ilişki üzerinden insan psikolojisini mercek altına almış oluyor bu filmiyle. Muhteşem fotoğraf kareleriyle renklenen filmin, Korkuyorum Anne’nin tam aksi yönde bir seyir zevki olduğunu eklemek gerek. Zira film, oldukça durgun ve sakin bir seyir sunuyor seyirciye.
 

5) A Ay – 1988

Siyah beyaz olarak çekilen film Bozcaada’da bir konakta geçiyor. Kullandığı mekânın etkileyiciliği ve zaman algısıyla oynayışı ile tipik bir Erdem filmi olan A Ay, yönetmenin ilk göz bebeği. Yekta adlı kız çocuğunun annesini bekleyen hayatına odaklanan film, oldukça karanlık ve kasvetli bir atmosferde geçiyor. Halası ve dedesi ile birlikte yaşayan Yekta, koca ve köhne konakta gün boyu dolaşıp ve pencereden annesinin kayıkla tekrar gelişini hayal edip duruyor. Yekta’nın annesini bekleyişi ve ona bir türlü kavuşamaması üzerinden ilerleyen film, ailenin yaraladığı bireyler üzerine eğilmektedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder