Ölüme ‘’Kafa’’ Tutmak
Hollywood sinemasının usta yönetmenlerinden Martin Scorsese’in
her filmi birbirinden başarılı ve ödüle layıktır. Fakat Taxi Driver birçok
filme esin kaynağı olmuş örnek bir filmdir. Film, Oscar’a birçok dalda aday
olsa da hiçbirini alamamış ama sinefillerin gönlüne taht kurmuştur. Senaryosu,
oyunculukları, müzikleri, kamera kullanımı ile parmak ısırtan bu mükemmel
yapımın bol kanlı, şiddet dolu anlarına bir yolculuk yapalım hep birlikte.
Travis Bickle’nin ilk leşini yere sermesinden sonra İris’in
fahişelik yaptığı otele hızlıca girmesi ile başlar sahne. Zaten otele
girmesiyle birlikte film boyunca görmediğimiz adrenalini yaşayacağımız sahneler
başlar. Öncelikle Travis’in yeni imajından biraz bahsetmek gerek. Travis’in
mohawk saç stili ve üzerindeki askeri tarzdaki ceketi onun zaten filmin
başından beri var olan ırkçı yapısının artık tamamen faşizan bir boyut
kazandığının göstergesidir. Bu kafa yapısıyla kendisini tam bir savaşın
ortasında zanneden(Vietnam savaşı gazisidir kendisi) Travis, İris’i saplandığı
bataklıktan kurtarmak amacıyla bir süper kahraman edasıyla ölüme ve ölümüne
yürür. Tüm filme olduğu gibi otele de hâkim olan kırmızı renk karşılar
Travis’i. Öncelikle koridorda karşısına
çıkan otel sahibini elinden vurur. Yüzüne sıçrayan kanları görmemizin hemen
arkasından art arda oteldeki üç odanın kapısı karşılar bizi. Bir nevi kamera
İris’in odasını aramaktadır. Sonuncu kapı İris’in odasıdır ki odada silah
sesine iş üstündeyken tepki veren İris’in yüzünü görürüz. Hemen ardından kamera
yine Travis’dedir. Travis’in ifadesiz kanlı yüzüne kamera odaklanmışken tekrar
silah sesi duyarız. Fakat bu kez ses Travis’in silahından değildir. Aksine bu
kez hedef Travis’tir; tam da boynundan vurulan kahramanımız hiç korku ya da
panik yaşamadan kendisini engelleyen kişiyi tek kurşunla yere serer. Ve burada
muhtemelen kurşunu biten silahı bırakır. Zira cephanesi fazlasıyla vardır.
Gereksiz yere kurşun takmak için oyalanmaya gerek yoktur. Travis işini temiz
yapmak adına yere serdiği adamı tamamen hakladığına emin olduktan sonra İris’in
odasına doğru ilerler. Arkasından ise yarısı havaya uçmuş elinin acısıyla onu
engellemeye çalışan ve ona küfürler yağdıran otelci adam gelir. Bu sırada da
seslerden dolayı dışarı çıkan İris’in müşterisi Travis’i hedef aldığına pişman
olur; Travis, üzerinin çeşitli yerlerine yerleştirdiği birbirinden değerli
intikam araçlarından bir başkasını çıkararak müşteriyi de halleder. Son olarak
otelcinin diğer elini de bıçakla cezalandırdıktan sonra İris’in çığlıkları
arasında otelcinin işini tamamen bitirir. En etkileyici olanı da sonuncusudur
kuşkusuz. Duvara sıçrayan kan lekeleri ile içerisinin kırmızı loş ışığı
mükemmel uyumu yakalar. Kulaklarda
İris’in çığlığı, hafızalarda duvardaki kanların izi kalır geriye.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder