HAYATLA KANLI BIÇAKLI
Fatih Akın, 2004 yapımı Duvara Karşı filmi ile epey ses
getirmiş, birçok ödül almıştı. Hatta film, başrol oyuncusu Sibel Kekilli
hakkında çıkan sansasyonel haberlerle de uzun süre gündemi meşgul etmişti. Ne var ki bir film hakkında konuşulması
gerekenler onun sanatsal niteliğidir. Duvara Karşı da bu sorunun cevabı
kesinlikle evet. Filmi bundan 11 yıl önce izlediğimde, benim için her yerinden
kan fışkıran, acının ve hayal kırıklıklarının dibe vurduğu bir seyir diye
anlatırdım. Özellikle Sibel’in hayatının dönüm noktası olan İstanbul
sokaklarında yaşadıkları, aklımdan asla çıkmayacak şekilde yer etmiş.
Sibel hayatına istediği anlamda yön vermek için elinden
geleni yapmış ama bir türlü başaramamış bir kadın. Yön vermeye çalıştığı hayat
onu inadına bir labirentin içine sıkıştırıp türlü oyunlarla onunla uğraşmıştır.
Sibel, tüm yaşadığı talihsizliklerden sonra yorgun ve üzgün düşmüş bir halde
son kozunu oynar. Almanya’dan Türkiye’ye
çok sevdiği Selma ablasının yanına sürüklenir oradan da hiç tanımadığı bir
barmenin yanına kendini atar.
Sibel’i dikkat çekmemek için kestiği saçları, salaş kıyafeti
ve elinde bira şişesiyle kendinden geçmişçesine dans ederken görürüz. Daha
sonra ise yere yığıldığını… Aradan geçen zamanla birlikte bar boşalır ve Sibel’in
can havliyle kendini yanına attığı adam, onu arkadan becerir. İşi bitince de
bar sandalyelerinden birine oturarak ‘Sibel git’ der. Sibel, hiç itiraz etmeden
kalkar, pantolonunu giyer ve gider. Bu kadar sert bir sahneden sonra biraz
soluk almak ne mümkün. Sibel İstanbul’un ara sokaklarında gece yarısı
dolaşırken içki içen sokak serserilerine denk gelir. Sibel’in hayat üzerine
oynadığı son kozu da tükendiğinden dolayı artık kimseye eyvallahı kalmaz.
Kendisine laf atan sarhoşları önce umursamamaya çalışsa da sinirlerine uzun
süre hakim olamaz. Onlara okkalı bir küfür savurur. Tabii ki bunu duymayı
beklemeyen ayyaşlar hemen bir toparlanıp dayılanmaya başlarlar. Ama hesaba
katmadıkları bir şey vardır: Sibel artık hiçbir şeyi umursamayacak durumdadır.
Gerekirse onu öldürsünler. Bu gözü karalıkla hem döver hem de dövülür. Kanlar
içinde yere serilir ama tekrar kalkar; bildiği en ağır küfürleri sıralar. Yine
dayak yer ama yine kalkar. Hatta acılar içerisinde kıvranması gerekirken
gülerek alay eder hayatla. Bunun üzerine son darbeyi bıçakla alır. Onun bir çok
kez kanla haşır neşir olduğu sahnelerini izleyen seyirci bile bu kadar
kanlısına denk gelmemiştir. Sibel’in yüzünün kanlar içerisinde kaldığı üstüne
karnından da bıçak darbesi ile akan kanları net bir şekilde görmemizi sağlayan
araba farları yanar. Bir taksidir duran…
Duvara Karşı Cahit ile Sibel’in hikayesi aslında. Fakat bu
sahnede Sibel’in yaşadıklarını mercek altına aldık. Ama emin olun ki Cahit’in
hikayesi de bir o kadar yürek parçalayan cinsten. Cahit ile Sibel’in ordan oraya savrulmalarının
hikayesi olan film, şimdiden klasikleşmiş bir yapım olarak yerini almıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder