7 Ağustos 2015 Cuma

O AN: MOMMY


MUTLULUĞA KANAT AÇMAK
Bundan tam altı yıl önce, sinema dünyasına henüz on dokuz yaşında bir yönetmen girdi. Genç ama donanımlı, tecrübesiz ama yenilikçi Kanadalı Xavier Dolan, her yıla bir film sığdırarak şimdiden beş tane filme imza attı. Her filminde –Tom at The Farm filmi hariç- kendini aşan bu dahi çocuk sürekli yeni teknikler denemekte de oldukça ısrarcı olduğunu gösterdi. Zira otoritelerin, naftalin kokan görüşleri, kuralları onu bağlamıyordu. O kuralları yerle bir etmekten, arabesk ya da kitsch olmaktan çekinmedi; her daim içindeki sese kulak verdi. İşte bu başına buyruk, cesur yönetmeni kollarını açıp sarıp sarmalayanlar kadar ona tüm kapılarını sıkıca kapayanlar da oldu. Bolca seveni ve sevmeyeni olan Dolan, son filminde yine otoriteleri zıvanadan çıkaracak bir deneme yaptı. 16:9 formatta çekilmesi gereken filmi 1:1 formatında çekerek sanırım en büyük golünü attı gelenekçi yapıya.
Film üç tane birbirinden sorunlu karakterin bir araya gelmesiyle gelişen olayları mercek altına alır. Tam da karakterlerin ruh haline uygun olarak kasvetli, sıkıntılı bir dünya yaratan 1:1 ekran formatı kullanır Dolan. Filmde sadece karakterlerin mutlu olduğu iki sahnede ekran formatı 16:9 olur. Zaten bu iki sahneden biri gerçekten yaşanırken diğeri sadece bir hayalden ibarettir. Filmin en can alıcı anı, bence gerçekten karakterlerimizin mutlu oldukları sahnedir. Sinema tarihinin unutulmayacak bu sahnesi, Oasis grubunun, Wonderwall şarkısı eşliğinde başlar.
Önce Steve’in kaykay üzerindeki, Diane ve Kyle’nin bisiklet pedalındaki ayaklarını görürüz. Daha sonra ise hayatlarından kesitler izleriz. Üçünün hayatının da rayına girdiği, her şeyin yolunda gittiği anlardır bunlar. Steve’in 1:1 formattaki ekranı iki kolu ile açarak 16:9 formatına getirmesi ile devam eder sahne. Steve’in kaykay üstünde, Diane ve Kyle’nin ise bisiklet üstünde olduğu sahnede üçü de fazlasıyla mutlu gözükür. Bu nedenle o kasvetli ekran tıpkı karakterlerin ruh halleri gibi kısa bir süreliğine açılır, ferahlar. Bu mutlu ana Steve öncülük yapar.  Daha sonra ise marketten alışveriş yaptıkları arabayı sürerken Steve daha da çoşar; arkadan gelen arabalara aldırmadan, yolun ortasından alışveriş arabasının üzerinde gitmeye devam eder.  Diane ve Kyle’nin, onu uyarmasının pek bir etkisi olmaz. Çünkü bu sahnenin tek yönlendiricisi Steve’dir. Steve kuralları tanımadığını bu hareketiyle yine gösterir. Daha sonra alışveriş arabasındaki yiyecekleri arkasındaki taşıtlara atması ise o an, onu engelleyip, kısıtlayacak her şeyi ardında bıraktığını gösterir. Bu kadar cesurca bir harakete Steve kadar yakın olmayan Diane ve Kyle -yolun kenarından, güvenli bölgeden gitmeleri bunu ispatlar-da ilk tedirginlikten sonra anın tadını çıkarmaya başlarlar. Steve’nin ‘özgürüm’ diye bağırması sahnenin zirveye tırmandığı an olur. Sonrasında yemek yapma sırasında, gevezelik yaparlarken çalan kapı, her şeyi yerle bir etmeye yetecek bir haber getirir. Kapıyı açan Diane, gelen haberle birlikte sarsılır ve tam da onun yüzüne odaklanan kadraj gittikçe küçülür. Tabiri caizse dünya yavaş yavaş Diane’nın başına yıkılır. Kahramanlarımızın hayatı Diane’nin hayaline kadar o sıkıcı, kasvetli 1:1 formatına geri döner.

Cannes Film Festivali’nde jüri özel ödülü alan Mommy filmi, sinematografisi, denediği farklı teknik ve biçimiyle, oyunculuklarıyla Dolan’ın en son harikası.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder