7 Ağustos 2015 Cuma

PAPER TOWNS: AŞK GEÇİCİ, DOSTLUK BAKİ


2012 yılında ilk uzun metrajı Robot&Frank filmini çeken Jake Schreier, ikinci filmi Paper Towns’da da dram türünden uzaklaşmıyor. Bir gençlik öyküsü olan film John Green’in romanından uyarlanıyor. Yazarın, The Fault in Our Stars adlı romanı geçen sene sinemaya uyarlanmış ve oldukça da sevilmişti. Bunun üzerine yazarın bir başka romanının da sinemaya uyarlanması hiç şaşırtıcı değil tabii ki. Konu sıkıntısı çeken Hollywood’un zamanla bütün çok satanlara el atacağını zaten hepimiz tahmin ediyoruz. Sorun şu ki: Paper Towns, yazarın okuyucuları tarafından da vasat bulunan bir eser. Bu nedenle özellikle yazarın okuyucu çevresi tarafından filmin nasıl karşılanacağı soru işareti doğuruyor.

Film, Quentin adlı çocuğun karşı komşu olarak hayatının tam da ortasına düşen güzeller güzeli Margo’nun çekim kuvvetine girmesi ile başlar. Fakat Quentin, yıllar içinde Margo ile uzaklaşsa dahi bir türlü Margo’nun etkisinden kurtulamaz. Her zaman kenarda Margo’yu izler; Margo’nun en ufak bir işareti ile koşa koşa emrine gireceği çok net verilir. Ve gerçekten de Margo ilk başı sıkıştığında Quentin’nin penceresini-Margo, Quentine’nin evine hep penceresinden girer-çalar. Film de asıl buradan sonra başlar. Quentin ile Margo’nun intikam alması ve sıkı dostların yolculuklarını anlatan iki bölümden oluşur film.
Daha çok çatışmasını, karakterleri birbirinden tamamen farklı Quentin ile Margo arasındaki ilişkiden kuran filmde birbirinden renkli birçok karakter var. Aslında bu karakterleri iki gruba ayırabiliriz öncelikle. Aynı lisede okuyan bu gençlerin bir yanı zengin, popüler; diğer yanı ise dışlanmış, itelenmiş tarafı temsil eder. Filmde bu ilk taraftaki gençlerin ilişkisinin daha başlarda yara aldığını ve grubun parçalandığını görürken, dışlandıkları için birbirlerine daha da kenetlenen tarafın ise bitmeyen dostluklarına şahit oluruz. Hatta herkesin gıpta ettiği gruptaki Lacey’in oldukça mutsuz olması, diğer grupta mutluluğu bulması da yine bunu ispatlar. Quentin ve Margo’nun dışında titizlik ile çizilmiş Ben ve Radar film için önem arz ederler. Filmin yer yer seyirciyi güldürdüğü sahnelerin hepsinin mimarı Ben olur; Ben, sadece bu yükü tek başına sırtlaması açısından bile takdiri hak eder. Radar disiplinli, planlı, ilkeli bir siyahi karakter olarak boy gösterir.

  Quentin ne kadar klasik, düz bir kişilikse Margo onun tam tersidir; Walt Whitman kitaplarını okuyan, folk müzik dinleyen, plak koleksiyonu olan, macerayı seven, inzivaya çekilip kitap okuyarak kendini keşfetmeye çalışan gizemli kız olarak tarif edebiliriz onu. Bir gençlik filminde bol bol aşk, seks kullanmaktansa böyle donanımlı gençler görmek filmin benim için en büyük artılarından oldu. Ayrıca filmin izleyen kitleyi tatmin etmek için mantıksız bir sondansa gerçekçi olanı tercih etmesi, aşkın tiple bir yere kadar gidebildiğini önemli olanın kafaların uyuşması olduğu gibi fazlasıyla olumlu at metinleri var.
Yaz tatilinde olmamız dolayısıyla çokça izleyeceğimiz gençlik filmlerinden eli yüzü düzgün olanlarından biri olan Paper Towns, büyük beklentilerle izlenmemeli elbette.  Arkadaşlarla keyifli zaman geçirmek istiyorsanız, hele bir de kitabını okuduysanız şans vermelisiniz kesinlikle.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder