2012 yılında ilk uzun metrajı Robot&Frank filmini çeken
Jake Schreier, ikinci filmi Paper Towns’da da dram türünden uzaklaşmıyor. Bir
gençlik öyküsü olan film John Green’in romanından uyarlanıyor. Yazarın, The
Fault in Our Stars adlı romanı geçen sene sinemaya uyarlanmış ve oldukça da
sevilmişti. Bunun üzerine yazarın bir başka romanının da sinemaya uyarlanması
hiç şaşırtıcı değil tabii ki. Konu sıkıntısı çeken Hollywood’un zamanla bütün
çok satanlara el atacağını zaten hepimiz tahmin ediyoruz. Sorun şu ki: Paper
Towns, yazarın okuyucuları tarafından da vasat bulunan bir eser. Bu nedenle
özellikle yazarın okuyucu çevresi tarafından filmin nasıl karşılanacağı soru
işareti doğuruyor.
Film, Quentin adlı çocuğun karşı komşu olarak hayatının tam
da ortasına düşen güzeller güzeli Margo’nun çekim kuvvetine girmesi ile başlar.
Fakat Quentin, yıllar içinde Margo ile uzaklaşsa dahi bir türlü Margo’nun
etkisinden kurtulamaz. Her zaman kenarda Margo’yu izler; Margo’nun en ufak bir
işareti ile koşa koşa emrine gireceği çok net verilir. Ve gerçekten de Margo
ilk başı sıkıştığında Quentin’nin penceresini-Margo, Quentine’nin evine hep
penceresinden girer-çalar. Film de asıl buradan sonra başlar. Quentin ile
Margo’nun intikam alması ve sıkı dostların yolculuklarını anlatan iki bölümden oluşur
film.
Daha çok çatışmasını, karakterleri birbirinden tamamen
farklı Quentin ile Margo arasındaki ilişkiden kuran filmde birbirinden renkli
birçok karakter var. Aslında bu karakterleri iki gruba ayırabiliriz öncelikle.
Aynı lisede okuyan bu gençlerin bir yanı zengin, popüler; diğer yanı ise
dışlanmış, itelenmiş tarafı temsil eder. Filmde bu ilk taraftaki gençlerin
ilişkisinin daha başlarda yara aldığını ve grubun parçalandığını görürken,
dışlandıkları için birbirlerine daha da kenetlenen tarafın ise bitmeyen
dostluklarına şahit oluruz. Hatta herkesin gıpta ettiği gruptaki Lacey’in
oldukça mutsuz olması, diğer grupta mutluluğu bulması da yine bunu ispatlar. Quentin
ve Margo’nun dışında titizlik ile çizilmiş Ben ve Radar film için önem arz
ederler. Filmin yer yer seyirciyi güldürdüğü sahnelerin hepsinin mimarı Ben
olur; Ben, sadece bu yükü tek başına sırtlaması açısından bile takdiri hak
eder. Radar disiplinli, planlı, ilkeli bir siyahi karakter olarak boy gösterir.
Quentin ne kadar klasik, düz bir kişilikse
Margo onun tam tersidir; Walt Whitman kitaplarını okuyan, folk müzik dinleyen,
plak koleksiyonu olan, macerayı seven, inzivaya çekilip kitap okuyarak kendini
keşfetmeye çalışan gizemli kız olarak tarif edebiliriz onu. Bir gençlik
filminde bol bol aşk, seks kullanmaktansa böyle donanımlı gençler görmek filmin
benim için en büyük artılarından oldu. Ayrıca filmin izleyen kitleyi tatmin
etmek için mantıksız bir sondansa gerçekçi olanı tercih etmesi, aşkın tiple bir
yere kadar gidebildiğini önemli olanın kafaların uyuşması olduğu gibi
fazlasıyla olumlu at metinleri var.
Yaz tatilinde olmamız dolayısıyla çokça izleyeceğimiz
gençlik filmlerinden eli yüzü düzgün olanlarından biri olan Paper Towns, büyük
beklentilerle izlenmemeli elbette.
Arkadaşlarla keyifli zaman geçirmek istiyorsanız, hele bir de kitabını
okuduysanız şans vermelisiniz kesinlikle.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder