Kariyerine gişe filmleriyle başlayan Paul Weitz, kısa bir
süre sonra bağımsız filmler de çeker. Yönetmenin son filmi çok güçlü bir
Amerikan bağımsızıdır. Son yıllarda bol bol örneklerini izlediğimiz bu
prodüksiyon anlamında mütevazı fakat söyledikleriyle oldukça arsız bir film
olan Grandma, yönetmenin filmografisinin kuşkusuz en iyisi. Weitz, son filmi ile özgüvenini ve cesaretini
toplayarak o kokuşmuş Hollywood ahlakçılığına tabiri caizse nanik yapar.
Film üç kuşağın hem kendilerini hem de birbirlerini
tanımaları, bulmaları üzerinden gelişir. Büyükanne(Elle), anne (Olivia) ve
torun (Sage) filmin omurgasını oluşturan üç öğedir. Film, bu omurganın çürümüş
bağlantılarını bir nevi tamir etmeye çalışır. Tabii bunu yaparken daha çok
büyükanne ve torunun beraberliğine şahit oluruz. Sage için geleceğe dair
planlar yapmaya, kararlar vermeye başladığı yani ileriye baktığı bir süreç
yaşanırken Elle için tam tersi bir durum yaşanır. Zira Elle, hayatının son
dönemecinde torunu sayesinde geçmişine, pişmanlıklarına, özlemlerine bakar,
bitirmediği hesaplaşmaları kapatır. Olivia ise bu içe ve dışa doğru sarmal olan
ilişkinin denge unsurudur. Üç kadın karakterin öyküsü de birbirinden ilgi
çekicidir, her karakterin hikâyede kayda değer bir yeri vardır. Fakat filmi
götüren, neredeyse tüm yükü sırtlayan karakter büyükanne olur. Zaten bir gün
bile sürmeyen bir yol hikâyesi diyebilirsek bu film için, işte o yol Sage için
ama Elle’nin dünyasına yapılan bir yolculuk olur.
Grandma çatışmasını kürtaj parası bulmanın üzerine kurar.
Kürtaj için gerekli olan 620 dolar bir türlü bulunamaz ve bu süreçte Elle’ye
ait olan pandoranın kutusu açılır; Elle’nin herkesten sakladığı sırları,
kendisinin bile hatırlamak istemeyeceği anıları gün yüzüne çıkar. Bu süreçte asıl önemli olan ise Page’nin
Elle’yi gerçek anlamda tanıması olur. Film
odağına kürtajı hatta toplumsal olarak kabul gören ya da görmeyen birçok olguyu
alır. Kürtaj ile ilgili zor bir sınava sokar seyircileri Weitz. Kürtaj olmak
doğru mudur? Kürtaj kararı anne ve babaya mı yoksa sadece anneye ait midir? En
önemlisi ise böyle bir süreçte aile nasıl bir tutum içine girmelidir? Bu
soruları sorarken elbette yönetmenin kafası gayet nettir. Zira Weitz, Elle
üzerinden kendi bakış açısını yansıtır.
Filmde Elle karakterini canlandıran Lily Tomlin tam
anlamıyla döktürüyor. Zaten karakter olarak müthiş bir kadın olan Elle, o kadar
iyi bir oyunculukla hayat buluyor ki beğenmemek imkânsız. Son yıllarda başarılı
performanslarla izlediğimiz yaşlı oyuncular atakta resmen. Bu yılın
filmlerinden 45 Years’da oynayan Charlotte Rampling, birkaç yıl önce Amour’da
izlediğimiz Emmanuelle Riva unutulmaz performanslara imza atarak en iyiler
arasına girdilerse işte Tomlin’in de yeri tam olarak orasıdır. Ramling ve Riva’nın
Oscar’a aday gösterildiği gibi Tomlin de Altın Küre’ye aday olmuştur. Ne
diyelim, umarız bu üretkenlikte sınır tanımayan kadınlardan ayrı kalmayız
hiçbir zaman.
Grandma sınıf meselesine, aile ilişkilerine, dine, ahlaki
değerlere ve daha nicesine değinir. Bunu yaparken de hafiften bir dokunuş değil
aksine okkalı tokatlar indirir yönetmen. Sadece söylemek değil bağırmaktır
Weitz’in yaptığı hem de avaz avaz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder