27 Şubat 2016 Cumartesi

Luis Buñuel Sineması



İspanya doğumlu Luis Buñuel, tam anlamıyla tüm dünyaya mâl olmuş bir yönetmendir. Sinema tarihinin önemli yapı taşlarından biri olan Buñuel, sürrealist sinemanın da öncüsüdür. Salvador Dali ile başladığı yola tek başına devam eder ve ettikçe büyür, devleşir Buñuel.  Daha ilk uzun metrajı L'Âge d'or ile Katolizmi hedefine alıp otoriteleri rahatsız ederek, aykırı, asi yönetmenler arasına katılır. Her filminde burjuvaziyi akıl almaz durumlara sokan Buñuel, tüm filmlerinde bu sınıfı hedef tahtası olarak kullanmaktan asla vazgeçmez. Zira o ezilenlerin yanına konumlandırmıştır kamerasını. Tıpkı alt sınıfın gözleriyle burjuvaziye bakar. Ama bu konumdan bakarken de aydın bir insan olarak onlara kuru öfkesini değil incelikli hicvini sergiler. Ki bu da o zavallı üst sınıfı tabiri caizse yerin dibine geçirir. Dilerseniz Buñuel filmografisini oluşturan her biri birbirinden değerli filmlerin affına sığınarak en sevdiğim beş tanesi üzerinden Buñuel sinemasının o büyülü dünyasına yakından bakalım.

1)Le Charme Discret De La Bourgeoisie-1972


Buñuel, Le Charme Discret De La Bourgeoisie’de burjuvazi ile tam olarak dalga geçer. Onların en basit ihtiyaçları olan ve ellerindeki bol miktarda para ile halledebilecekleri yemek yemeyi bile başaramadıkları bir duruma anlatır. Evet, Buñuel, asla filmindeki bu zavallı karakterlere ağız tadıyla bir yemek yedirmeyecektir. Bu çok basit olgu üzerinden yürüyen film, burjuvazinin bütün gizil dürtülerini açık eder. Rüya içinde rüyadan oluşan film, kamera oyunları ya da müzik kullanmadan tam anlamıyla hikâyesine odaklanarak, derdini açık etmek ister. Ortam seslerini çok akıllıca kullanan Buñuel, klasik bir filmdeki formülü de uygulamaz; tüm belirsizlikler açığa kavuşmadan öylece kalır. Zaten Buñuel’i bu kadar büyük yapan da bu değil midir?


2) El Ángel Exterminador-1962


Buñuel’in bana kalırsa Le Charme Discret De La Bourgeoisie ile en çok akrabalığının olduğu film El Ángel Exterminador’dir. Zira bu filmde de burjuvazimiz her zamanki gibi görkemli partilerinden birin dedir ama büyük bir sükse ile girdikleri mekândan bir türlü çıkamayacak ve tam anlamıyla rezil duruma düşeceklerdir. Gecenin ilk saatlerinde her taraflarından nezaket akan insanların evden nedensiz bir şekilde çıkamamalarından sonra her birinin maskesini düşürdüğüne, olabildiğince çirkinleştiğine hayretler içerisinde şahit oluruz. Buñuel’in yapmak istediği de tam olarak budur zaten. Yönetmen, evdeki her bir kişiyi zirve noktasında bize tanıtarak ilerleyen zaman zarfında hepsini tek tek uçurumdan aşağı bırakır. Seyirci ise filmin sonunda en derinlerde sefil bir halde çırpınan insanlara tiksinerek bakar sadece. Zira Buñuel, bir insanın ne kadar çirkinleşebileceğinin resmini muhteşem bir ustalıkla çizer.

https://www.youtube.com/watch?v=WY53StuI-7o


3) Belle De Jour-1967


Buñuel, bu kez de varlıklı bir kadının normal şartlarda yokluk içerisinde yaşanabilecek bir durumu arzulamasını odağına alır. Kocasıyla Séverine, gündüzleri işteyken ise Belle de Jour ismiyle tanıdığımız kadın, kendisini seven bir koca, rahat bir hayata sahiptir. Ne var ki bu konforlu hayatı yaşayan çoğu üst sınıf mensubu gibi elindekilerle yetinmeyerek tatminsizlik yaşar Séverine. Kocası ile ilişkiye bile giremezken tanımadığı insanlarla gündüzleri bir randevu evinde fahişelik yapar gündüz güzelimiz. Burjuva sınıfını yine hem de çok daha ince bir çizgiden eleştiren bu film Venedik Film Festivali’nde de Altın Aslan ödülüne layık görülür.

                                                

4) Cet obscur objet du désir-1977


Buñuel’in son filminde olan Cet obscur objet du désir bu kez de burjuva sınıfından birinin doyurulamayan, doyurulamayacak cinsel isteğine şahit oluruz. Mathieu, yaşına başına bakmadan-parası vardır ya gerisi önemli değildir ne de olsa- genç bir kıza âşık olur. Fakat yönetmenimiz bu doyumsuz, etik davranışlardan yoksun, kendilerinde her şeyi yapma hakkı gören küstah sınıfın isteklerini elbette yerine getirmez. Tabiri caizse Mathieu ile ve onun şahsında tüm paralı kart horozlara gününü gösterir. Böylelikle Cet obscur objet du désir ile daha önce paralarıyla bile yemek yiyemeyen, asla özgür olamayan, mutlu olamayan burjuvaziye cinselliğini yaşayamayanı da ekler. Arzu olarak ortaya koyulan kadın sürekli değişken bir ruh hali çizdiğinden dolayı Mathieu amacına ulaşamaz. Buñuel, kadının bu değişken halini belirginleştirmek için iki farklı oyuncu kullanır. Anlayacağınız Buñuel, son filminde bile sinema dünyasına yenilikler kazandırmaya, hala ilk günkü heyecanını katmaya devam eder.


5) Un Chien Andalou-1929


Ünlü İspanyol ressam Salvador Dali ile Luis Buñuel’in gördükleri rüyalardan yola çıkarak çektikleri bir kısa film olan Un Chien Andalou, deneysel sinemanın ilk örneği olarak kabul edilir. Dali ve Buñuel’in aynı zamanda oynadıkları film, sinemadaki sürrealizmin tam karşılığı bir yapımdır. Tamamen tutarsız ve birbirine bağlantısız sahnelerden oluşan Un Chien Andalou, ustura ile bir kadının gözünün kesilme sahnesiyle tüm zamanların hala en ilginç filmi olma unvanını taşımaktadır.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder