“Donbass”, bir set karavanında oyunculara makyaj yapıldığını
izlediğimiz anlarla başlıyor. Daha sonra içeri giren set asistanı mı yoksa bir
asker mi olduğunu kestiremediğimiz kişi tarafından dışarı çıkarılan oyuncular,
tam da o anda bombalanan alanda rollerini icra ediyorlar. Bombalanmanın gerçek
fakat geriye kalan her şeyin mizansen olduğunu anlıyoruz nihayetinde. Bu prolog
sahnesi ile savaşa dair bize sunulan her şeyin bir nevi iyi oynanmış ve
planlanmış bir kurgu olduğunu söyleyerek başlıyor yönetmen Sergei Loznitsa
filmine. Film boyunca da sürekli var olan bir senaryodan, rol yapmaktan, sirk
gösterisi yapmaktan, oyunculuktan dem vuruluyor. Loznitsa, kamerasını
konumlandırdığı Donbass bölgesindeki halkın da dış dünyanın da bir kurmacaya mahkûm
bırakıldığını, bir yalanı yaşadıklarını iddia ediyor. Yalnız işin enteresan kısmı
şu ki: Loznitsa’nın bizzat kendisi eleştirdiği şeyin aynısını yapıyor. Novorossiya
Federal Devleti’nde yaşanılanları Ukrayna hükümetinin resmi dilinin
rehberliğinde anlatıyor. Bir nevi kendi kaderini tayin etmek isteyen bir halkın
bölgedeki direnişini suçüstü yapmaya çalışırken asıl kendini ele vermiş oluyor.
Kurmaca olan “Donbass”ın birçok anında hem Oleg Mutu’nun
aktüel kamerası hem de Loznitsa’nın belgesel film konusundaki derin tecrübesi
yer yer gerçek görüntüler izliyormuşuz hissiyatı uyandırıyor. Birçok epizod ile
birbirine bağlı olan filmde özellikle Donbass bölgesindeki bir yerleşim yerinde
sığınaklarda yaşayan halkın görüntülerini izlediğimiz epizod tam anlamıyla belgesel
görüntü gibi sunuluyor. Böylece Loznitsa, yarattığı bu dünyayı izleyiciye adeta
gerçekmiş gibi sunarak seyirciyi manipüle ediyor. Ki Loznitsa’nın, “Donbass”ın prömiyerini yaptığı Cannes Film Festivali’nde
ödüllendirilmesinin başka bir açıklaması olamaz sanırım.
“Donbass”ın Mutu’nun
hayran olunası görüntü yönetiminin de katkısıyla muhteşem bir sinematografiye
sahip olması takdir edilesi bir iş elbette. Peki, bir filmin başarısını sadece
bu belirler mi? Loznitsa’nın hâlâ devam etmekte olan bir iç savaşa dair
tarafsız bir tavır sergilemesi mi doğrudur yoksa safını belli edip diğer tarafı
yargılayarak savaşı körüklemesi mi? Takdir sizin.
Bu yazı ilk olarak 2019 yılı Ocak sayısında "Sinema Se7en"da yayınlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder