6 Temmuz 2020 Pazartesi

CELLE QUE VOUS CROYEZ






 “Var olmayanlardan daha büyük rakip yok!”

Tüm film boyunca hikâyesiyle bizi peşinden sürükleyecek Juliette Binoche’nun hayat verdiği Claire Millaud karakteri böyle diyor. Peki, kimdir bu var olmayanlar? Sanal ortamda aslında her birimiz gerçekte olmadığımız kadar mutlu karakterler yaratmıyor muyuz? Öyleyse işi biraz daha öteye götürüp görüntümüzü, yaşımızı ve işimizi de farklı bir şekilde lanse ettiğimizi düşünelim.


Clarie, orta yaş krizine tutulmuş, aslında son dönem benzerleriyle sıkça tanıştığımız bir karakter. Gloria(Gloria),  Lucy(Oh! Lucy), Clara(Aquarius), Katya(Zoologiya), Michèle(Elle) ve daha niceleri son birkaç yıl içerisinde beyazperdeden gelip geçti. Clarie da tıpkı diğer isimler gibi üzerindeki ölü toprağı atmak için hayli tehlikeli ama bir o kadar da onu cazibesiyle içine alan bir işe soyunuyor. Zira Clarie’nin yarattığı 24 yaşındaki Clara karakteri, zamanla kontrolden çıkarak Clarie’nin alter egosunun açığa çıkmasına sebep oluyor. Ve nihayetinde Clarie bir nevi yarattığı sahte kişilik ile başa çıkamayıp hem kendini hem de yarattığı karaktere âşık olan Alex’i uçurumun kenarına kadar sürüklüyor.



Tüm film, aslında rehabilitasyon merkezinde tedavi gören Clarie ile Dr. Catherine Bormans arasında geçen- filmin de en can alıcı anlarına ev sahipliği yapan - seanslar üzerine kurulu. Erkekler ise filmde pek varlık gösteremeyen oldukça silik karakterler. Hitchcockvari bir tarafı da olan filmde Clarie, seanslar esnasında her ne kadar doktorunu şaşırtmak için zaman zaman ona ve böylece bize yaşananlar hakkında yanlış bilgiler verse de son tahlilde Dr. Bormans’ın da yaşananlara müdahil olması sonucu çözülme gerçekleşiyor.



Safy Nebbou’nun yönettiği ve Julie Peyr ile birlikte Camille Laurens’in aynı adlı romanından esinlenerek senaryosunu yazdığı, prömiyerini Berlin Film Festivali’nde yapan “Hangi Kadın”(Celle que vous croyez) içerik açısından inandırıcılık konusunda sıkıntı yaşasa da tüm gizemine, rahatsız edici anlarına rağmen yer yer güldürmeyi de başaran bir yapım. İbrahim Maalouf'un müzikleri ve Binoche’un varlığı ise filmin en güçlü yanı.

Bu yazı ilk olarak 2019 yılı Eylül sayısında "Sinema Se7en"da yayınlanmıştır.  


1 yorum:

  1. merhaba, sinema se7en'ın ömrü 2019 eylülüne vefa etmedi diye biliyorum. acaba yazıların toplandığı ama basılamayan bir versiyonu mu oldu?

    YanıtlaSil