13 Eylül 2018 Perşembe

2017’nin En İyi Yerli Filmleri


1)İşe Yarar Bir Şey

Yönetmen: Pelin Esmer
Oyuncular: Başak Köklükaya, Yiğit Özşener, Öykü Karayel…

11’e 10 Kala ve Gözetleme Kulesi’nden sonra tabiri caizse şiir gibi bir film ile tekrar karşımızda Pelin Esmer. Bir kadın dayanışması olarak da okunabilecek film, aynı zamanda nostalji hissini de yaşatıyor biz seyircilere. Perdede adeta devleşen, başarılı oyuncu Başak Köklükaya ile henüz yolun başında olan ama şimdiden rüştünü ispatlamış Öykü Karayel’in seyirciyi büyüleyen oyunculukları filmin en önemli ayrıntıları. Artık pek de tercih edilmeyen bir ulaşım aracı olan tren ile çıkılan yolculukta alışılageldik hayatların dışına bir yolculuk yapılır şiirler eşliğinde. İstanbul ile İzmir arası hiç bu kadar şiirsel hiç bu kadar hüzünlü ama aynı zamanda da bu kadar umut verici olmamıştı sanırım.




2)Körfez

Yönetmen: Emre Yeksan
Ulaş Tuna Astepe, Ahmet Melih Yılmaz, Serpil Gül…

Emre Yeksan’ın ilk uzun metrajı Körfez, özellikle yurt dışında başarısını taçlandırarak yoluna devam ediyor. Son dönem yerli sinemada örneklerini izlemeye başladığımız bir tür Körfez’de de can buluyor: Metropol hayatından daha dingin bir şehre ya da şehirden taşraya dönüş diyeceğimiz bir eylem var Körfez’de de. Yerli sinemanın ilk dönem taşradan şehre olan yönelimi tersine bir yöne evriliyor yavaş yavaş. İşte Körfez de tıpkı Yozgat Blues ya da Ana Yurdu gibi bu yöndeki evrimi sürdüren yapımlardan. Karakterimiz İzmir’e gelince ise petrol dolu bir tankın ateş alması denizden gelen kokuyu ve çok daha farklı bir sürecin başlangıcının da fitilini ateşler. Bu koku ile başlayan süreç başka bir dünyanın yaratılması mümkün müdür sorusunu sorduracak kadar etkili bir süreci perdeye taşır. Özellikle senaryo ve yarattığı atmosfer konusunda oldukça etkileyici olan Körfez, umudu diri tutmayı başaran ender yapımlardan.




3)Kaygı

Yönetmen: Ceylan Özgün Özçelik
Oyuncular: Algı Eke, Özgür Çevik, Selen Uçer…

Özçelik, ülkemizin geçmişinde yaşanılan katliamlardan günümüzün dertlerine, engellenemez bir şekilde, veba gibi yayılan ülkenin gidişatını bir kadının hayatı üzerinden perdeye yansıtıyor. Geçmişin kara lekeleri yavaş yavaş bilinçaltından çıkıyor. Roman Polanski’nin başyapıtı Repulsion’dan oldukça etkilenen Kaygı, kâbuslar ve geçmişten kalan eşyalar ile geçmişi, başkarakterin çalıştığı iş ve kitle iletişim araçları üzerinden de yaşanılmaz hale gelen şimdiki zamana ışık tutuyor. Finaline doğru uzayan sahneleri dışında da pek kusuru olmayan Kaygı’nın yılın en iyileri arasına adını yazdırdığını söyleyebiliriz.




4)Koca Dünya

Yönetmen: Reha Erdem
Oyunculuklar: Berke Karaer, Ecem Uzun, Melisa Akman…

Erdem’in filmografisine aşina olanlara oldukça tanıdık gelecek Koca Dünya, yönetmenin tüm eserlerinden bir şeyler barındırıyor kuşkusuz. Bir abi ile kız kardeşin herkesten kaçarak ormana sığınıp, burada masalsı bir hayat yaşamalarına odaklanıyor Koca Dünya. Erdem’in simgelerle dolu filmi, bir sinema sevdalısı olan yönetmenin unutulmaz filmlere yaptığı göndermelerle dolu en başta. Stalker, Melankolia, Antichrist filmlerinin akıllara kazınan anlarını tekrarlaması elbette hoş. Ayrıca Hansel ve Gretel, Külkedisi gibi masallardan da izleri net bir şekilde gördüğümüz Koca Dünya’nın en çok da The Blue Lagoon’u hatırlatması muhtemel. Kusursuz görüntü yönetimi, enfes müzikleri, mükemmel mekân seçimi ile özellikle teknik olarak başarısı tartışmasız çok çok iyi bir film var karşımızda.




5)Sarı Sıcak

Yönetmen: Fikret Reyhan
Oyuncular: Aytaç Uşun,  Mehmet Özgür,  Tarık Köksal…

Fikret Reyhan’ın ilk sinema deneyimi olan Sarı Sıcak, daha önce oynadığı Silsile ve Toz Ruhu filmlerinde yakaladığı başarıyı katlayarak devam ettiren Aytaş Uşun’un oyunculuğuyla öne çıkan bir yapım. Zira Uşun’un hayat verdiği İbrahim, küçük bir patlıcan tarlasından geçimlerini sağlayan, göçmen bir ailenin hayallerinin peşinden koşan oğlu olarak oldukça başarılı. Alt sınıfa mensup İbrahim’in bir yandan feodal aile yapısına bir yandan da yoksulluklarını daim kılan aracılara karşı verdiği savaş ise çok anlamlı. Fakat bu yırtma hikâyesi öyle kolay olmaz, İbrahim, hayatın acı gerçekleriyle çok çabuk karşılaşmak zorunda kalır. Sarı Sıcak, değindiği mevzuyu dile getirirken didaktik olmaktan imtina etmesi ve Uşun’un takdir edilesi oyunculuğuyla akıllarda yer etmekte.




6)Blue

Yönetmen: Sertan Ünver
Katılımcılar: Nejat İşler,  Teoman,  Aylin Aslım,  Deniz Arcak,  Sunay Özgür, Batu Mutlugil…

Sertan Ünver imzalı Blue, özellikle seksenlerde ve doksanlarda genç olan ve yolu rock kültüründen geçenler için bulunmaz bir hazine. Zira 1991 yılında Yavuz Çetin ve Batu Mutlugil tarafından kurulan ve daha sonra Sunay Özgür ile Kerim Çaplı’nın katıldığı efsanevi rock grubu “Blue Blues Band”in hikâyesini anlatan belgesel, o dönemin ruhunu iliklerimize kadar tekrar hissetmemizi sağlıyor. Belgeselde Batu ve Batuhan Mutlugil, Deniz Arcak, Aylin Aslım, Nejat İşler, Teoman, Kerim Çaplı’nın oğlu Ahmet Çaplı, Gür Akad, Tanju Eksek, Volkan Başaran, Melis Danişmend, Batur Yurtsever, Moğollar grubundan Taner Öngür gibi isimler de yer alıyor. Doksanlarda ülkemizde bir rüzgâr gibi gelip geçen ve bir daha asla aynı ruhu bulamayacak bir sürecin içerisinde Yavuz Çetin ve Kerim Çaplı’ya onların hayatlarına küçük bir pencere aralıyor belgesel. Yavuz Çetin ve Kerim Çaplı isimlerini sadece anımsayanların bile asla kaçırmaması gereken, hiç bilmeyenlerin de o dönemi ve o kültürü tanımak için bir şans vermesinin isabetli bir karar olacağı Blue, yılın tartışmasız en iyilerinden.




7) Gacı Gibi

Yönetmen: Serkan Çiftçi
Oyuncular: Cansu, Deniz, Ece…

Serkan Çiftçi tarafından hayat bulan Gacı Gibi, nefret saldırısına uğrayan ve uzun süre ağır tedavi süreci geçirmek zorunda kalan Deniz özelinde başlıyor. Daha sonra özellikle Mersin’de yaşayan trans işçilerin sürdürdükleri zorlu hayat koşulları, sürekli maruz kaldıkları nefret saldırıları ve tırnaklarıyla kazıyarak kurdukları 7 Renk Derneği’nin faaliyetleri karşılıyor bizleri. Belgesel genelde iki mekân arasında mekik dokuyor. Deniz’in arkadaşlarıyla yaşadığı ev ve dernek filmin ana mekânları. Çiftçi’nin kamerası kimi zaman Deniz’in peşinde ya evde ya hastanede olurken kimi zamanda dernekte ve alanlarda oluyor. Çiftçi bu sahneler arasındaki geçişi oldukça başarılı bir şekilde kurguluyor.

Belgeselin en büyük artısı ise gerçek ve samimi bir havada ilerlemesi oluyor. Zira yönetmen ne saldırıya uğrayanlar özelinde duygu sömürüsü yapıyor ne de LGBTİ bireyleri, özellikle de trans işçilerini merhamet edilmesi gereken konuma koyuyor. “Onlar varlar, buradalar ve hep burada olacaklar. Değişecek olan sizlersiniz” diyor Gacı Gibi. İyi de diyor.




8)Murtaza

Yönetmen: Özgür Sevimli
Oyuncular: Cezmi Baskın,  Meral Çetinkaya,  Mine Teber…

İlk uzun metrajına imza atan Özgür Sevimli, yerli sinemamızın düştüğü tuzakların neredeyse hiçbirine düşmeyerek tam anlamıyla tertemiz bir işe imza atar. Daha önce birçok başarılı filmde yardımcı yönetmen olarak çalışan Sevimli, tüm birikimini aktardığı Murtaza’da gösterişten uzak, minimalist bir film ile çıkıyor karşımıza. Cezmi Baskın’ın hayat verdiği Murtaza karakterinin omuzlarında yükselen, Meral Çetinkaya’nın muhteşem oyunculuğuyla perdede arz-ı endam eden Sabure karakterinin ise filme belkemiği olduğu Murtaza’nın oldukça vurucu olan hikâyesinden etkilenmemek mümkün değil. Modern çağın aileleri parçaladığı, bireyleri yalnızlaştırdığı gerçeğini, oldukça sert bir şekilde yüzlere çarpan filmin, kör göze parmak sokmadan anlattıkları dikkate değer kesinlikle.




9)Benim Varoş Hikâyem

Yönetmen: Yunus Ozan Korkut

Yerli sinema adına yapılan her yenilikçi yapım elbette yaratmak istediği etkiyi uyandırmıyor. Lakin Benim Varoş Hikâyem bu zorlu tercihinin altından kalkıyor. Seyirciyi Adana’nın Ceyhan ilçesinde sıradışı birçok karakter ile buluşturuyor. Yunus Ozan Korkut’un yazıp yönettiği ve görüntü yönetmenliğini üstlendiği hatta müzikler dışında neredeyse her şeyi tek başına yaptığı film, tamamen amatör oyuncularla çekiliyor. Alışıldık olmayan hikâyelerin, küfrün, yoksulluğun ve imkânsızlığın en yalın ve gerçek halinin sergilendiği filmde; kuş çalma üstadı Culluk Yusuf, feminist köy muhtarı Naime, bar fedaisi Devran, mahallenin büyük abisi Cihangir ve diğer semt sakinlerinin hayatlarına değiniliyor.





10)Kedi

Yönetmen: Ceyda Torun

Tüm dünyada ses getiren, özellikle Amerika’da şaşırtıcı bir seyirci sayısına ulaşan Kedi filminin, son dönem sosyal medyada çokça paylaşılan ve izlenme rekoru kıran kedi ve köpek videolarından esinlendiği su götürmez bir gerçek. İstanbul’u kediler üzerinden ya da kedileri İstanbul üzerinden anlatan belgesel olarak tarif etmeyi daha uygun gördüğüm Kedi, elbette en başta görüntü yönetmenliği olarak muazzam bir iş. İstanbul’un özellikle bazı bölgelerinin vazgeçilmezi olan kediler, üstlerine düşen güzelliği her zamanki gibi fazlasıyla yapıyorlar. Artık neredeyse tanınmaz hale gelen ve açıkçası birçoğumuzun yasını tutmaya başladığı İstanbul’u hâlâ muazzam bir şehir gibi gösterilmesi sanırım filmin en büyük artıları. Fakat filmin kamera kullanımından tut da kurgusundan, görüntülerin enfesliğine ve daha bir dolu başarısının yanında amaları da var. Öncelikle filmin hayvanlar konusunda türcü bir yaklaşımı olduğunu ve yansıtılan İstanbul’un fazlasıyla oryantalist bir çizgiden verildiği inkar edilemez bir gerçek. Yine de tüm bu uzun uzun tartışmalara gebe olan mevzuları bir yana bırakırsak filmin artıları üzerinden yılın en iyileri listesine son sıradan da olsa girmesi gerektiğini düşünmemek elde değil.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder