13 Eylül 2018 Perşembe

O AN: Aile Şerefi


Hüzünlendirirken Düşündüren

Türkiye sinemasının bir dönemine damgasını vuran Yeşilçam, her ne kadar çoktan sona ermiş olsa da hafızalarda tüm canlılığıyla yaşamaya devam ediyor. O dönemi yaratan yönetmen, senarist, oyuncu, figüran ve emekçilerin birçoğunu kaybetmiş olsak da ekranlarda her an karşımıza çıkıp, aslında birer ölümsüz olduklarını haykırıyorlar. Üst üste aldığımız acı haberleriyle üzülmemek elde değil. Bu yaprak dökümünde geçtiğimiz günlerde belki de Yeşilçam’ın en büyük ustasını, babamızı, öğretmenimizi, ustamızı kaybettik. Münir Özkul da arkasında paha biçilmez bir miras bırakarak göçtü bu dünyadan. Kimi zaman ağlatan kimi zaman da kahkaha attıran ama en çok da düşündüren bu eşsiz aktörümüzün hafızalarımıza çakılıp da asla silinmeyen sahneleri her an bizimle. Özellikle de hüzünlendirirken aynı zamanda düşündüren sahneler… İşte bunlardan biri var ki…

Arzu Film ekibinin en müstesna yapımlarından biri olan Aile Şerefi, bu kez güldürmeyip tam aksine yüreğimizi dağlayıp, gözyaşlarının esiri yapar bizi. Münir Özkul’un hayat verdiği Rıza ile Adile Naşit’in canlandırdığı Emine karakterleri evlidir ve çocuklarıyla yoksul ama onurlu bir hayat yaşarlar. Ta ki zengin bir züppenin tesadüf eseri karşılarına çıkmasına kadar. Bu züppe ve onun zengin ama onursuz babasının tüm aileyi mutsuz etmesi dayanılır gibi değildir. Şereflerinden başka kaybedecek hiçbir şeyleri olmayan bu ailenin ebeveynleri Rıza ile Emine, tüm safiyane duygularıyla, medenice konuşmaya giderler ailenin evine. Fakat ne mümkün? Zira zengin olsa da sevgiden bihaber olan insan müsveddesi onları dinleme zahmetinde bile bulunmadığı gibi bir de her ikisini de tokatlayarak kapı dışarı ettirir.

Aile Olmanın Önemi

Neye uğradıklarını anlamayan çiftimiz, bir yandan için için gözyaşlarını akıtırken bir yandan da birbirlerini teselli etmeye, yaralarını sarmaya çalışırlar. O durumdayken bile kendilerini düşünmeyip çocuklarını düşünen insanlardır onlar. “Aman çocuklara söylemeyelim. Bir delilik yaparlar sonra” der Rıza babamız. Kendilerinin ne yaşadıklarından çok çocuklarının geleceği, sağlığı, mutluluğu önemlidir onlar için ne de olsa. Fakat her şeyden önce ise Ailenin şerefi gelir. O şeref uğruna her türlü zorluk, acı, cefa çekilmeye ant içilmiştir adeta. Böylesine ağır bir travma atlattıktan sonra bile oturdukları banktan kalkıp hayata tekrar dört elle sarılmalarını sağlayan şey ise birbirlerine olan sevgi ve destekleri olur. Emine, elini Rıza’nın elinin üstüne koyar: Seninleyim, yanındayım der açıkça.

Bu muhteşem sahneye Melih Kibar’ın eşsiz müziği de eşlik eder hiç kuşkusuz. Yeşilçam’ın birçok klişesini de bünyesinde barındırsa bile aile olmanın önemini anlatan, üst sınıf ile alt sınıf arasındaki sadece ekonomik olarak değil ahlaki anlamda da büyük bir uçurum—elbette tam tersi-  olduğunu gözler önüne seren Aile Şerefi,etkisi asla azalmayacak bir başyapıt.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder