Hüzünlendirirken Düşündüren
Türkiye sinemasının bir dönemine damgasını vuran Yeşilçam,
her ne kadar çoktan sona ermiş olsa da hafızalarda tüm canlılığıyla yaşamaya
devam ediyor. O dönemi yaratan yönetmen, senarist, oyuncu, figüran ve
emekçilerin birçoğunu kaybetmiş olsak da ekranlarda her an karşımıza çıkıp,
aslında birer ölümsüz olduklarını haykırıyorlar. Üst üste aldığımız acı haberleriyle
üzülmemek elde değil. Bu yaprak dökümünde geçtiğimiz günlerde belki de
Yeşilçam’ın en büyük ustasını, babamızı, öğretmenimizi, ustamızı kaybettik.
Münir Özkul da arkasında paha biçilmez bir miras bırakarak göçtü bu dünyadan. Kimi
zaman ağlatan kimi zaman da kahkaha attıran ama en çok da düşündüren bu eşsiz
aktörümüzün hafızalarımıza çakılıp da asla silinmeyen sahneleri her an bizimle.
Özellikle de hüzünlendirirken aynı zamanda düşündüren sahneler… İşte bunlardan
biri var ki…
Arzu Film ekibinin en müstesna yapımlarından biri olan Aile
Şerefi, bu kez güldürmeyip tam aksine yüreğimizi dağlayıp, gözyaşlarının esiri
yapar bizi. Münir Özkul’un hayat verdiği Rıza ile Adile Naşit’in canlandırdığı
Emine karakterleri evlidir ve çocuklarıyla yoksul ama onurlu bir hayat
yaşarlar. Ta ki zengin bir züppenin tesadüf eseri karşılarına çıkmasına kadar.
Bu züppe ve onun zengin ama onursuz babasının tüm aileyi mutsuz etmesi
dayanılır gibi değildir. Şereflerinden başka kaybedecek hiçbir şeyleri olmayan
bu ailenin ebeveynleri Rıza ile Emine, tüm safiyane duygularıyla, medenice
konuşmaya giderler ailenin evine. Fakat ne mümkün? Zira zengin olsa da sevgiden
bihaber olan insan müsveddesi onları dinleme zahmetinde bile bulunmadığı gibi
bir de her ikisini de tokatlayarak kapı dışarı ettirir.
Aile Olmanın Önemi
Neye uğradıklarını anlamayan çiftimiz, bir yandan için için
gözyaşlarını akıtırken bir yandan da birbirlerini teselli etmeye, yaralarını
sarmaya çalışırlar. O durumdayken bile kendilerini düşünmeyip çocuklarını
düşünen insanlardır onlar. “Aman çocuklara söylemeyelim. Bir delilik yaparlar
sonra” der Rıza babamız. Kendilerinin ne yaşadıklarından çok çocuklarının
geleceği, sağlığı, mutluluğu önemlidir onlar için ne de olsa. Fakat her şeyden
önce ise Ailenin şerefi gelir. O şeref uğruna her türlü zorluk, acı, cefa
çekilmeye ant içilmiştir adeta. Böylesine ağır bir travma atlattıktan sonra
bile oturdukları banktan kalkıp hayata tekrar dört elle sarılmalarını sağlayan
şey ise birbirlerine olan sevgi ve destekleri olur. Emine, elini Rıza’nın
elinin üstüne koyar: Seninleyim, yanındayım der açıkça.
Bu muhteşem sahneye Melih Kibar’ın eşsiz müziği de eşlik
eder hiç kuşkusuz. Yeşilçam’ın birçok klişesini de bünyesinde barındırsa bile
aile olmanın önemini anlatan, üst sınıf ile alt sınıf arasındaki sadece
ekonomik olarak değil ahlaki anlamda da büyük bir uçurum—elbette tam tersi- olduğunu gözler önüne seren Aile Şerefi,etkisi asla azalmayacak bir başyapıt.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder