Ozon ile Fassbinder Harikası
Fransa sinemasının en sıra dışı ama bir o kadar da başarılı
isimlerinden olan François Ozon’un ilk dönem harikalarından Gouttes d'eau sur
pierres brûlantes, değeri azımsanmayacak filmlerden. Bu başarıda ilk olarak
Yeni Alman Sineması’nın öncülerinden Rainer Werner Fassbinder’in kaleme aldığı
senaryonun etkisini kabul etmek gerek. Fassbinder gibi tabuları yıkan, aykırı
bir sinemanın mimarının tiyatro oyunu olarak yazdığı senaryo, Ozon gibi
Fassbinder ve daha nice ustanın yolundan yürüyen yönetmenin gözüyle perdeye
taşınan bir film karşımızdaki. Özellikle cinsellik anlamında hem kendi
hayatlarında hem de icra ettikleri sanat alanında yeni bir soluğun, özgürlüğün
temsilcisi olan hayran olunası ikili, tüm maharetlerini bu müstesna filme
aşılamaktan kendilerini alamamış olmalılar.
Dram ile komedinin kol kola bir dans sergilediği filmin,
başta müzik olmak üzere renk, görüntü, kadraj ve kamera oyunlarıyla adeta seyirciyi
ihya ettiği asla yadsınamaz. Baştan sona tek mekânda geçen filmimiz genç Franz ve
orta yaşlı Léopold arasında filizlenen aşk ile başlar. Daha sonra bu ikilinin
arasına Franz’ın eski sevgilisi Anna ile Léopold’un eski sevgilisi Véra da
katılır. Filmin başından itibaren kısıldığımız evin içi nihayet gelen
konuklarla birlikte biraz hareketlenmiş, Franz’ın melankolik ruh durumundan bir
nebze olsun sıyrılabilmişizdir. Gay, biseksüel, trans gibi farklı yönelimlere
ait kişilerin tam olarak bir araya gelip birlikte hareket ettikleri tek bir
sahne ise hem tasarım hem müzik hem de taşıdığı anlam bakımından apayrı bir
yerde konumlanır filmin geneline göre.
Tüm Filmin Özü Tek Bir Sahnede
Tony Holiday’in unutulmazlarından olan Tanze Samba mit mir
parçası eşliğinde bu her biri hem karakteri hem de cinsel yönelimiyle bir başka
rengi temsil eden karakterlerimiz pencerenin önünde adeta profesyonelce bir
temsili yerine getirirmişçesine dans ederler. Bu dansı aynı zamanda aralarında
duygusal yakınlaşmalar olan karakterlerin grup seksi olarak da düşünebiliriz. Léopold’un
danstaki liderliği, kendinden emin olması Anna’nın mutluluğu, Léopold ile
sürekli kesişmesi, Véra’nın arada kalmışlığı hep bir şeyler anlatmakta elbette.
Lakin Franz, diğerlerinin aksine dansta
sürekli tedirgin, aksak ve başarısızdır. Her ne kadar diğerlerine bakıp ayak
uydurmaya çalışsa da bir türlü tam anlamıyla beceremez.
Bir bilememezlik ve ürkeklik her halinden hissedilir
Franz’ın. Zaten üç kanatlı pencere önünde dizilen dört karakterin birinin
kenara iteleneceğini Ozon sinemasına aşina olanlar hemencecik anlayabilir. Zira
Ozon, pencere kanatlarını karakterleri için bir çerçeve olarak kullanır bu
filmde de olduğu gibi. Daha önceki sahnelerde bu pencere kanatlarından birine
yerleşen Franz, yaşanılanları sorgulamaya başlayınca yavaş yavaş kenara
ötelenir. Dansın sonlarına doğru Franz’ın tamamen kenarda olduğunu görmekteyiz.
Franz’ın bu durumunu sezen seyirci zaten bir sonraki sahneleri daha da anlamlı
izleyecektir. Zira dans anında yaşananlar filmin finali de dâhil olmak üzere
bundan sonra yaşanacakların öncülüdür ne de olsa.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder