9 Eylül 2018 Pazar

O AN: American Honey



Bir Amerikan Gençliği Portresi

Andre Arnold’un son harikası olan American Honey’i, bir yol ya da bir büyüme hikâyesi ama en önemlisi bir Amerikan portresi olarak pek tabii tanımlayabiliriz. American Honey, her ne kadar birden çok karaktere, böylelikle birden çok kaybedilmiş hayata yer verse de aslen kamerasının odağına Star’ı (Sasha Lane) yerleştiriyor. Zira film, Star ile başlayıp, Star ile devam edip, Star ile bitiyor. Arnold’un kamerası asla ve asla Star’dan bir an olsun ayrılmıyor. American Honey, tıpkı isminde olduğu gibi Amerika’nın balının, esas özünün adım adım özgürleşmesine ortak ediyor bizleri. Ama bu ortaklık Arnold gözüyle, onun muhteşem dokunuşlarıyla, kimi zaman baş döndürücü müziklerin içinde kendimizden geçtiğimiz bir video klibe, kimi zaman Ken Loach ustayı akla getirecek sosyal dokunuşlarla meselesi olan bir politik filme, kimi zaman da doğaya, hayvanlara olan ilgisi ve kamera kullanışıyla bir belgesel filme dönüşebilen bir yapım. Bir Z kuşağı filmi diye de isimlendireceğimiz bu muhteşem yapımın kendi içerisinde de birçok renge ayrılan gençliğin renklerinden doğrucu, özgürlüğüne düşkün, ne istediğini bilen, amacı doğrultusunda cesur bir şekilde ilerleyen Star’ın yolculuğunun her bir anı birbirinden baş döndürücüdür elbette. Fakat final sahnesindeki rebirth (yeniden doğuş) anı bambaşkadır.

Tavşan ile Kaplumbağa

Finalde Z kuşağının kaybeden kısmındaki gençliğin her bir rengini içinde barındıran grubumuz, yaktığı ateş etrafında, içkileri ve her şeye rağmen yaşattıkları umutlarıyla Raury’ın muhteşem şarkısı God's Whisper eşliğinde eğlenirler. Star ise her zamanki gibi önce bakar, kafasında bir şeyleri ölçüp, biçer ve o da eğlenceye katılır. Fakat bir süre sonra âşık olduğu adam Jake (Shia LaBeouf) yanına gelerek ellerine küçücük bir su kaplumbağası bırakır. Neden mi? Çünkü film boyunca Amerika’nın özünü, balı temsil eden Star aslında tam da hayallerinde bahsettiği gibi evi sırtında (Star bir karavanı olsun istemiştir hep) gezmek isteyen, asla yol kenarında duraklayıp, tembellik yapmayan, üçkâğıda ihtiyaç duymayan, başkalarına şov yapmak gibi bir derdi olmayan biridir. Oysa Jake, bu masalda (Tavşan ile Kaplumbağa) tavşan rolünü temsil eder. Yalancı, hileci, sözünde durmayan, gösterişten kendini alamayandır. Her ne kadar Star’ın özgürleşme yoluna çıkışına neden olan kişi olsa da onun gibi bir kadının asla yol arkadaşlığına asla uygun değildir Jake. Star yoluna bu tavşan ile devam edemeyeceğini artık çok iyi anlamıştır. 

Yeniden Doğuş…

Önce elindeki kaplumbağayı yoluna bırakır. Sonra da kendini… Jake, ateşin etrafında her zamanki gibi şovunu icra ederken, ateşin etrafında yanma pahasına da olsa gösterişinden fedakârlık yapmazken Star, mavinin, sakinliğin, gözlerden uzaklığın kollarına bırakır kendini. Gölün suyuna dalarak kim bilir belki hayatının ikinci belki de ilk vaftizini gerçekleştirerek tüm günahlarından, geçmişinden arınarak, yeni bir yola başlar. Her ne kadar Star, ilk suya dalarak biz seyircinin paniğe kapılmasına sebep olsa da kalbimizi yerinden oynatan bir hamleyle seyircinin film boyunca kurduğu katharsisi muhteşem bir an ile nihayete kavuşturur. Yeniden doğuş… Artık müzik de kesilmiştir. Çünkü Star arkasındaki her şeyi geride bırakmıştır.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder