Bir Amerikan Gençliği Portresi
Andre Arnold’un son harikası olan American Honey’i, bir yol
ya da bir büyüme hikâyesi ama en önemlisi bir Amerikan portresi olarak pek
tabii tanımlayabiliriz. American Honey, her ne kadar birden çok karaktere,
böylelikle birden çok kaybedilmiş hayata yer verse de aslen kamerasının odağına
Star’ı (Sasha Lane) yerleştiriyor. Zira film, Star ile başlayıp, Star ile devam
edip, Star ile bitiyor. Arnold’un kamerası asla ve asla Star’dan bir an olsun
ayrılmıyor. American Honey, tıpkı isminde olduğu gibi Amerika’nın balının, esas
özünün adım adım özgürleşmesine ortak ediyor bizleri. Ama bu ortaklık Arnold
gözüyle, onun muhteşem dokunuşlarıyla, kimi zaman baş döndürücü müziklerin
içinde kendimizden geçtiğimiz bir video klibe, kimi zaman Ken Loach ustayı akla
getirecek sosyal dokunuşlarla meselesi olan bir politik filme, kimi zaman da
doğaya, hayvanlara olan ilgisi ve kamera kullanışıyla bir belgesel filme
dönüşebilen bir yapım. Bir Z kuşağı filmi diye de isimlendireceğimiz bu
muhteşem yapımın kendi içerisinde de birçok renge ayrılan gençliğin
renklerinden doğrucu, özgürlüğüne düşkün, ne istediğini bilen, amacı
doğrultusunda cesur bir şekilde ilerleyen Star’ın yolculuğunun her bir anı
birbirinden baş döndürücüdür elbette. Fakat final sahnesindeki rebirth (yeniden
doğuş) anı bambaşkadır.
Tavşan ile Kaplumbağa
Finalde Z kuşağının kaybeden kısmındaki gençliğin her bir
rengini içinde barındıran grubumuz, yaktığı ateş etrafında, içkileri ve her
şeye rağmen yaşattıkları umutlarıyla Raury’ın muhteşem şarkısı God's Whisper
eşliğinde eğlenirler. Star ise her zamanki gibi önce bakar, kafasında bir
şeyleri ölçüp, biçer ve o da eğlenceye katılır. Fakat bir süre sonra âşık
olduğu adam Jake (Shia LaBeouf) yanına gelerek ellerine küçücük bir su
kaplumbağası bırakır. Neden mi? Çünkü film boyunca Amerika’nın özünü, balı
temsil eden Star aslında tam da hayallerinde bahsettiği gibi evi sırtında (Star
bir karavanı olsun istemiştir hep) gezmek isteyen, asla yol kenarında
duraklayıp, tembellik yapmayan, üçkâğıda ihtiyaç duymayan, başkalarına şov
yapmak gibi bir derdi olmayan biridir. Oysa Jake, bu masalda (Tavşan ile
Kaplumbağa) tavşan rolünü temsil eder. Yalancı, hileci, sözünde durmayan,
gösterişten kendini alamayandır. Her ne kadar Star’ın özgürleşme yoluna
çıkışına neden olan kişi olsa da onun gibi bir kadının asla yol arkadaşlığına asla
uygun değildir Jake. Star yoluna bu tavşan ile devam edemeyeceğini artık çok
iyi anlamıştır.
Yeniden Doğuş…
Önce elindeki kaplumbağayı yoluna bırakır. Sonra da kendini…
Jake, ateşin etrafında her zamanki gibi şovunu icra ederken, ateşin etrafında
yanma pahasına da olsa gösterişinden fedakârlık yapmazken Star, mavinin,
sakinliğin, gözlerden uzaklığın kollarına bırakır kendini. Gölün suyuna dalarak
kim bilir belki hayatının ikinci belki de ilk vaftizini gerçekleştirerek tüm
günahlarından, geçmişinden arınarak, yeni bir yola başlar. Her ne kadar Star,
ilk suya dalarak biz seyircinin paniğe kapılmasına sebep olsa da kalbimizi
yerinden oynatan bir hamleyle seyircinin film boyunca kurduğu katharsisi
muhteşem bir an ile nihayete kavuşturur. Yeniden doğuş… Artık müzik de
kesilmiştir. Çünkü Star arkasındaki her şeyi geride bırakmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder