Yıl sonu yaklaştıkça yılın en iyi ve en kötü filmleri
konuşulmaya, listeler yapılmaya başlandı. Birçok festival ödüllerini verdi ya
da vermeye devam ediyor. Gözler yaklaşmakta olan Oscar törenine çevrildi. Peki, bu yılın çok konuşulan, sevilen,
ödüllere boğulan filmlerin arkasındaki çiçeği burnunda yönetmenleri kimler?
Henüz yolun başında olan yeni yetme yönetmenlerden adını 2016 yılına altın
harflerle yazdıran on yönetmene bakalım mı?
Bu listedeki yönetmenlerin çıkış yaptığı filmlerin ülkemiz
vizyon tarihi dikkate alınmıştır.
1) Maren Ade - Toni Erdmann
2003 yılında ilk uzun metraj filmi Der Wald vor lauter
Bäumen ile yönetmenlik kariyerine sıkı bir giriş yapan Maren Ade, altı yıl
aradan sonra Berlin Film Festivali’nde Gümüş Ayı Ödülü’ne layık görülen Alle
Anderen ile emin adımlarla yol aldığını ispatlamıştı. Cannes Film Festivali’nde
FIBRESCI Ödülü’nü kucaklayan son filmi Toni Erdmann ile ise adeta 2016 yılına
adını altın harflerle yazdıran Ade, git gide yükselttiği çıtasını daha ne kadar
zorlayacak merak konusu. Listeye giren tek kadın yönetmen olan Ade, elbette en
baş köşeyi hak etmekte.
2) Barry Jenkins – Moonlight
1979 Miami doğumlu
Barry Jenkins, 2003 yılında kısa metraj ile başladığı yönetmenlik kariyerine
2008 yapımı Medicine for Melancholy ile devam etmiştir. Henüz ilk filminde
eleştirmenlerden tam not alan Jenkins, uzun bir aradan sonra bu yıl tamamladığı
ikinci uzun metrajı Moonlight ile ödül sezonunu yaşadığımız şu günlerde sık sık
karşımıza çıkıyor. Tabiri caizse ödül almadığı ya da aday olmadığı hiçbir
festival olmayan ve muhtemelen Oscar Ödülleri’ne de damga vuracak bir filmin
yönetmeni olan Jenkins, muhtemelen hayatının en büyük çıkışını bu yıl yapmış
oldu.
3) Tim Miller – Deadpool
Aslen animatör olan
Amerikalı Tim Miller, görsel efekt sanatçılığı, yaratıcı yönetmenlik, yardımcı
yönetmenlik gibi görevlerden sonra bu yıl yönetmen koltuğuna oturduğu Deadpool
ile ilk uzun metrajında zirveye oynayanlardan oldu. Marvel evreninden bir süper
kahramanı beyaz perde ile buluşturan Miller’ın ilk göz bebeği oldukça çok
sevildi. Efektler konusunda uzman birinin bir süper kahraman filminde yönetmen
koltuğunda oturuyor olmasının bu başarıda payı büyük sanırım. Miller, tüm
zamanların perde ile buluşan süper kahramanlarının arasında hatırı sayılır bir
yer bulan, bu çok başarılı iş ile takdiri hak ediyor.
4) Babak Anvari - Under The Shadow
2005 yılında kısa
filmlerle yönetmenlik kariyerine adım atan, İranlı Babak Anvari, İngiltere
yapımı ilk uzun metrajı Under The Shadow ile tüm dünyanın şapka çıkardığı,
kusursuz bir işe imza attı. Ülkemizdeki yönetmenlerin yıllardır yapmaya çalışıp
da yapamadığını, fazlasıyla başaran Anvari’nin, bu başarılı işin altından en
çok samimiyeti sayesinde kalkmış olduğunu anlıyoruz. Zira çocukken kendisi ile
kardeşinin yaşadığı korkular ve tecrübeler ışığında ilk eserini ortaya
koyduğunu bizzat kendisi açıklamıştır. İslamiyet dininde var olduğuna inanılan
cinler üzerinden, gerçekten seyirciyi korkutan hatta kanını donduran ilk
filmiyle Fantastic Film Festivali’nde En İyi Yönetmen Ödülü başta olmak üzere
hatırı sayılır bir ödül külliyatına ulaştığını da belirtmek gerek.
5) Robert Eggers - The Witch
1983 Amerika doğumlu
Robert Eggers, kısa filmlerle başladığı kariyerine uzun metrajla devam eder.
İlk uzun metrajı olarak korku filmini tercih eden Eggers, bu kararından sanırım
hiç pişman olmamıştır. Zira film, prömiyerini yaptığı Sundance Film
Festivali’nde övgüyle karşılanmış ve En İyi Yönetmen Ödülü’ne layık görülmüştü.
En prestijli festivallerden birinden bu ödülü alarak zaten başarısını
ispatlayan Eggers, daha birçok başka ödülünde sahibi olmuş ve yıla adını
yazdırmayı başarmıştır.
6) Dan Trachtenberg - 10 Cloverfield Lane
1981 Amerika doğumlu
Dan Trachtenberg, sektöre ünlü firmaların reklam filmlerini çekerek
başlamıştır. 2003 yılında çektiği kısa metraj Kickin’ ile çok büyük başarı
yakalayan ve sonrasında Blackbox Tv, Black Mirror gibi dizileri yöneterek
tecrübesini arttıran Trachtenberg, ilk uzun metrajı 10 Cloverfield Lane ile de
takipçilerini şaşırtmadı. Neredeyse çoğunluğu tek mekânda geçen bu gerilim
filmi ile yönetmenimiz az bütçe ile neleri başaracağını dosta düşmana
göstermiştir. Yeni yetme bir yönetmenin neleri başaracağına bizleri tanık eden
Trachtenberg, yola büyük oynayarak başlayanlardan.
7) Matt Ross - Captain Fantastic
1970 Amerika doğumlu
Matt Ross, kariyerine sinema ile ilgili önemli yayınlarda yazılar yazarak
başlayanlardan. Birkaç kısa metrajı da bulunan Ross, 2012 yılında ilk uzun
metrajı olan 28 Hotel Rooms’u çekerek ortalama bir başarı yakalamıştı. Lakin bu
yıl perdede arzı endam eden ikinci uzun metrajı Captain Fantastic, özellikle
hikâyesi ile çok özgün ve başarılı bulundu. Filminin prömiyerini yaptığı Cannes
Film Festivali’nin Belirli Bir Bakış Bölümü’nden ödülle ayrılan Ross, bağımsız
sinemanın en önemli seslerinden olmuştur.
8) Dan Kwan, Daniel Scheinert - Swiss Army Man
Kariyerlerine birçok
kısa metraj ve tv dizisi sığdıran bu çılgın ikili, ilk yaptıkları uzun
metrajları ile adeta şaşkınlık ve aynı zamanda da büyük bir beğeni ile
karşılandılar. Sundance Film Festivali ve Fantastik Film Festivali’nde başta
olmak üzere birçok ödül kazanan Swiss Army Man, yılın ödül avcılarından
kesinlikle. Seyirci tarafından da çok fazla sevilen filmin yönetmenleri bu
listeye girmeyi sizce de hak etmiyor mu?
9) Sang-ho Yeon – Busanhaeng (Train To Busan)
Güney Koreli Sang-ho Yeon, listemizdeki yönetmenler içerisinde
kariyerinde diğerlerine göre daha uzun yol almış bir yönetmen. Daha önce
çektiği kısa ve uzun metrajları ile de sevilen yönetmenimiz tüm dünyaya adını
duyurup, Fantasia Film Festivali’nden En İyi Film başta olmak üzere ödüllere
boğulduğu, gişeleri alt üst ettiği hatta ve hatta Hollywood tarafından filminin
remake yapılmak için hemen gözlerin dikildiği Busanhaeng ile bu yıl olmuştur. Hatta bu kadar
büyük bir çıkıştan sonra Hollywood’a bile transfer olması muhtemel olan yönetmenin
ne yapacağını zamanla göreceğiz.
10) Grímur Hákonarson – Hrútar (Rams)
İzlandalı Grímur Hákonarson’un, ilk uzun metrajından beş yıl sonra
yarattığı ikinci uzun metrajı olan Hrútar, 2015 Cannes Film Festivali’nde
Belirli Bir Bakış Ödülü dâhil olmak üzere abartısız sayısız ödülün sahibi oldu.
Kendi ülkesinde kendi kültürünü yansıtan bir filmle bu başarıya ulaşması
kuşkusuz ayrıca takdiri hak ediyor. Ve tabiî ki yolun başında olan bir
yönetmenin hem de İzlanda’dan sesini bu kadar duyurması da ayrı bir güzel.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder