Yalnızlık konusunda yapılmış bir güzelleme.
Nicolas Pesce’in kariyerinin bu ilk adımı, açıkçası değme
usta yönetmenleri kıskandıracak bir yapımdır. Yalnızlık konusunda yapılmış
müthiş bir güzelleme olan The Eyes of My Mother, dram ve gerilim arasında gidip
gelmektedir. Francisca’nın (Kika
Magalhaes ) çocukluğundan başlayan film, önce annesini sonra da babasını
kaybetmesiyle ilerler. Son olarak Francisca’nın bir şekilde anne olmasıyla
devam eder. Lakin bu süreçler oldukça ürkütücü, tekinsiz, rahatsız edici bir
noktaya ulaşır. Birçok türe selam çakan The Eyes of My Mother, daha çok slasher
olarak nitelendireceğimiz türe sırtını yaslamakta ama onun yanında dram dozunu
da yalnızlık duygusu üzerinden palazlamakta sakınca görmemektedir.
Hitchcockvari bir gerilim olarak da niteleyebileceğimiz bu siyah-beyaz film
özellikle de kendine Hitchcock’un Psycho’sunu rehber edinmektedir. İşte
böylesine güçlü bir filmi kendine rehber edinen The Eyes of My Mother’da Psycho’yu aratmayacak bir bıçaklı sahnemiz var
ki konuşmadan edilmez.
Francisca, tek arkadaşı olarak gördüğü Charlie’yi (Will
Brill), kendini çok yalnız hissettiği için yıllar sonra ilk kez zincirlerinden
çözerek yatağına yanına alır. Fakat Charlie, yıllardır çektiği tutsaklık ve
işkencelerden sonra kısmen özgür olduğu bu durumda hiç düşünmeden kaçmayı
tercih eder. Fakat Francisca tarafından alınan gözleri yerinden söküldüğü için
yeterince hızlı davranması pek de mümkün değildir. Francisca’nın Charlie’nin yatakta
olmadığını fark etmesi çok da gecikmez. Oldukça içerlendiği bu davranışın
elbette bir karşılığı olacaktır. Küçüklüğünden beri çok iyi kullanmaya alıştığı
bıçağı eline alarak Charlie’nin arkasından yollara düşer.
Francisca, Charlie’ye bir nevi tecavüz eder.
Charlie’nin tereddüt dolu, ürkek yürüyüşü ile Francisca’nın
kendinden emin, kararlı yürüyüşünü, pencereden aynı karede gördüğümüz anlar,
birazdan olacakların az çok sinyalini vermektedir. Francisca, Charlie’yi
kollarıyla kavrayarak onu sırtından bıçaklamaya başlar. Lakin bu bıçaklama
Francisca için çok daha farklı anlamlar taşımaktadır. Bıçağı (penisi) elinde
bulundurarak, bu ilişkide eril rolü üstlenen Francisca, bir nevi Charlie’ye
tecavüz eder. Lakin nefret dolu değildir Francisca. Bir yandan onu öpücüklere
boğar bir yandan da… Gerçekten de Psycho’nun unutulmaz banyo sahnesine
alternatif olabilecek bu müthiş sahnede bir cinayete mi yoksa bir cinsel
birleşmenin her bir detayıyla gerçekleşmesine mi şahit oluyoruz karar vermek
için varın siz de izleyin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder