13 Ağustos 2018 Pazartesi

O AN: The Eyes of My Mother


Yalnızlık konusunda yapılmış bir güzelleme.

Nicolas Pesce’in kariyerinin bu ilk adımı, açıkçası değme usta yönetmenleri kıskandıracak bir yapımdır. Yalnızlık konusunda yapılmış müthiş bir güzelleme olan The Eyes of My Mother, dram ve gerilim arasında gidip gelmektedir. Francisca’nın  (Kika Magalhaes ) çocukluğundan başlayan film, önce annesini sonra da babasını kaybetmesiyle ilerler. Son olarak Francisca’nın bir şekilde anne olmasıyla devam eder. Lakin bu süreçler oldukça ürkütücü, tekinsiz, rahatsız edici bir noktaya ulaşır. Birçok türe selam çakan The Eyes of My Mother, daha çok slasher olarak nitelendireceğimiz türe sırtını yaslamakta ama onun yanında dram dozunu da yalnızlık duygusu üzerinden palazlamakta sakınca görmemektedir. Hitchcockvari bir gerilim olarak da niteleyebileceğimiz bu siyah-beyaz film özellikle de kendine Hitchcock’un Psycho’sunu rehber edinmektedir. İşte böylesine güçlü bir filmi kendine rehber edinen The Eyes of My Mother’da  Psycho’yu aratmayacak bir bıçaklı sahnemiz var ki konuşmadan edilmez.

Francisca, tek arkadaşı olarak gördüğü Charlie’yi (Will Brill), kendini çok yalnız hissettiği için yıllar sonra ilk kez zincirlerinden çözerek yatağına yanına alır. Fakat Charlie, yıllardır çektiği tutsaklık ve işkencelerden sonra kısmen özgür olduğu bu durumda hiç düşünmeden kaçmayı tercih eder. Fakat Francisca tarafından alınan gözleri yerinden söküldüğü için yeterince hızlı davranması pek de mümkün değildir. Francisca’nın Charlie’nin yatakta olmadığını fark etmesi çok da gecikmez. Oldukça içerlendiği bu davranışın elbette bir karşılığı olacaktır. Küçüklüğünden beri çok iyi kullanmaya alıştığı bıçağı eline alarak Charlie’nin arkasından yollara düşer.


Francisca, Charlie’ye bir nevi tecavüz eder.

Charlie’nin tereddüt dolu, ürkek yürüyüşü ile Francisca’nın kendinden emin, kararlı yürüyüşünü, pencereden aynı karede gördüğümüz anlar, birazdan olacakların az çok sinyalini vermektedir. Francisca, Charlie’yi kollarıyla kavrayarak onu sırtından bıçaklamaya başlar. Lakin bu bıçaklama Francisca için çok daha farklı anlamlar taşımaktadır. Bıçağı (penisi) elinde bulundurarak, bu ilişkide eril rolü üstlenen Francisca, bir nevi Charlie’ye tecavüz eder. Lakin nefret dolu değildir Francisca. Bir yandan onu öpücüklere boğar bir yandan da… Gerçekten de Psycho’nun unutulmaz banyo sahnesine alternatif olabilecek bu müthiş sahnede bir cinayete mi yoksa bir cinsel birleşmenin her bir detayıyla gerçekleşmesine mi şahit oluyoruz karar vermek için varın siz de izleyin.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder