Kült Mertebesinde Bir Final Sahnesi
Maren Ade’nin 2016 yılına tabiri caizse damga vuran filmi
Toni Ermann, prömiyerini yaptığı Cannes Film Festivali’nden sonra istikrarlı
bir şekilde devam ettirdiği çıkışını, nihayet Oscar’da Yabancı Dilde En İyi
Film dalında son beşe kalarak tamamlamak üzere. Ödülü kucaklaması da muhtemel
görülen bu kendine büyük bir hayran kitlesi toplayan film, bir baba ve kızı
üzerinden oldukça etkili bir üst orta sınıf eleştirisi yapmaktadır. Üstelik
bunu fazlasıyla ayrık, çoğu kişi tarafından benimsenmeyecek bir mizah
anlayışıyla kotarıyor Toni Erdmann. Lakin bu belki bir kısım için
benimsenmeyecek mizah anlayışının, büyük bir kesim tarafından da oldukça çok
sevildiği tartışmasız bir gerçek. Ade, filmin başından itibaren birbirinden
etkileyici, unutulmaz sahneler izletiyor bizlere. Üstelik her bir sahnenin
etkileyiciliği finale doğru etkisini daha da arttırıyor. Hatta finalde öyle bir
noktaya taşıyor ki yıllar sonra hala konuşulacak, unutulmaz anlara bizleri
şahit ediyor. Bana kalırsa üzerinden yıllar geçmesine bile kalmadan şimdiden
kült mertebesine erişmiş final sahnesi üzerine çokça konuşulmayı fazlasıyla hak
etmekte.
İnes’in, özellikle babası ile son dönemlerde yaşadıklarından
dolayı oldukça kafası dalgındır. Her zamanki gibi üzüntüsünü ve sıkıntılarını
dışarıya yansıtmadan, taktığı maskenin ardında evde bir parti verecektir. Lakin
yolunda gitmeyen sebepler İnes’in ufak bir cinnet geçirmesine yol açar. İnes,
yolunda gitmeyen şeylerle mücadele etmeyi bırakıp akışına verir
(Değiştiremediği elbisesini çıkararak çıplak kalır ve misafirleri çırılçıplak
karşılar) Tam da böyle bir anda nam-ı diğer Toni Erdmann da kızının çırılçıplak
ev sahipliği yaptığı partiye şaşırtıcı bir kostüm ile katılır. Ne de olsa
şakalarından ayrı olarak düşünmek mümkün değildir onu. İnes’in çıplak ve
Toni’nin uzun ve tüylü kostümüyle evde bir süre yaşadıkları, biz seyircilerin
gülmekten gözlerinden yaşlar gelmesine sebep olur desem inanın abartmış olmam.
Lakin asıl sahnemiz işte tam da bundan sonra başlar.
Sinema Tarihinin Unutulmaz Anları...
Toni evden çıkar. İnes’de üzerine geçirdiği sabahlıkla,
ayakları çıplak bir şekilde arkasından gider. İnes, aslında hiç peşini
bırakmadığı, asla düşünmekten, sevmekten, özlemekten vazgeçmediği fakat hep
aksini yansıttığı babasının arkasından adeta bir kedi yavrusunun annesinin arkasından
koşturması gibi koşturur. Bir yandan hala gururunu aşamayarak dönmek için hamle
yapar bir yandan da babasını kaybetmemek için adımlarını sıklaştırır. Yaşadığı
tereddüt o kadar samimi, bir o kadar da masumdur ki… Lakin aslında her zaman
başını türlü dertlere sokan, yanlışlarına hep ayna tutan bu çılgın adama daha
fazla uzak durmaya dayanamaz. Ne mi yapar? İşte orayı anlatmamı inanın siz de
istemezsiniz. Zira sinema tarihinin unutulmayacak ve belki de daha önce şahit
olmadığı o an ancak izlenmeli. Sadece şunu söylemeliyim ki, Ade, birbirine
taban tabana zıt olan baba ile kızı bembeyaz ve neredeyse çıplak bir kadın ile
simsiyah uzun tüylerle kaplı bir adam temsiliyle simgeler. İnes’in maskesini
düşürmüş, savunmasız ve çırılçıplak bırakmıştır. Toni ise biraz daha anlam
yüklenmiştir. Ayrıca bu enfes sahnede İnes’in saç şeklini görenlerin Alfred
Hitchcock’un Vertigo filminde Kim Novak’ın hayat verdiği karakterin saçlarını
hatırlamaması mümkün değil. Sanırım Ade, büyük ustaya selam göndermek istemiş.
İyi de yapmış bana kalırsa.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder