1)Kıskanmak – 2009
Yönetmen: Zeki Demirkubuz
Kıskanmak filmi Demirkubuz’un etkilendiği edebiyat
dünyasından, yaptığı en birebir uyarlamadır. Nahid Sırrı Örik’in aynı adlı
romanından uyarlanan bu film, kıskanmanın neden olduğu akıl almaz bir intikam
hikâyesini anlatır. Zıtlıklardan beslenen Kıskanmak, güzellik ile başarının karşısına çirkinlik
ile başarısızlığı yerleştirir. Zafer ise hiç umulmayan bir yerden umulmadık bir
şekilde gelir. Sinsice ilerleyen bir intikam hikâyesini işler film. Elbette bu
intikam hikâyesi kardeşler arasında yaşanır. Lakin son ana kadar kendi üzerine
intikam planı kurulan kardeş, olanlardan hatta kardeşinin ondan o denli nefret
ettiğinden bile bihaberdir. Güzellik, başarı ve saygın bir konumun karşısına,
çirkinlik, yenilmişlik ve acınası bir durumu konumlandıran Demirkubuz,
çatışmasını bunun üzerine kurarak bizim bile anlayamayacağımız bir planı, altan
alta hayata geçirtir kız kardeş Seniye aracılığıyla. Halit ile Seniye arasında
var olan küçümseme ve buna karşılık nefret, bahşetme ve buna karşılık öfke ama
en önemlisi ise kıskanma duysusu Seniye’nin intikamını asla yalpalamadan
işlemesine nedendir.
Nergis Öztürk’ün olağanüstü oyunculuğuyla adeta tek kişilik
gösteri izliyormuşsun hissiyatı yaratan film, iki kardeş arasındaki gerilimi en
sessiz, sakin ama sonunda da en şaşırtıcı şekilde verenlerden. Yönetmenin
taşrada(Safranbolu) çekilen tek filmi olmasıyla da önem arz eden Kıskanmak,
1930’lu yılların Türkiye’sini de başarılı bir şekilde yansıtır perdeye.
2)Rams (İnatçılar) – 2015
Yönetmen: Grimur Hákonarson
İzlanda kırsalında geçen Rams, ülkenin oldukça ücra bir
köşesine, birbiri ile yıllardır konuşmayan iki kardeşin hikâyesine götürüyor
bizleri. Üstelik film, sadece çatışmasını kardeşler arasındaki gerilim üzerine
kurmaz. Hayvan yetiştiriciliği yapılan köyde yaşanılan salgın üzerinden bürokrasiyi,
dayanışmanın önemini, çıkarcı ve sinik davranan çoğunluğun yenilgiye mahkûm
olması gibi bir dolu mevzuyu incelikle kardeşler arasındaki gerilim hikâyesine
işlemeyi bilir Rams. Filmin en çarpıcı yanlarından biri ise inatçılıkları ile
her ikisi de tam bir baş belası olan iki yaşlı kardeşin birbirleriyle sessiz,
konuşmadan ilerleyen mecburi muhabbetleri ve her ne kadar kavgalı olsalar da
aynı düşünüp, aynı dili konuştuklarını görmek olsa gerek.
Kuzeyin soğuk havasını iliklerinize kadar hissedeceğiniz, bir
insan ile bir hayvan arasındaki ilişkinin ne kadar sınırsız, sonsuz
olabileceğini ve elbette kardeşlerin son tahlilde birbirlerinden
vazgeçemeyeceğini anlatan Rams, kusursuz bir yapım. Kuzeyli mizahını sevenlerin
de yeterince tatmin olacağı ayrıca garanti edilir.
3)Warrior (Büyük Dövüş) – 2011
Yönetmen: Gavin O'Connor
O’Connor’un bu
yapımı, iki boksör kardeş arasındaki büyük gerilimden beslenen, hem güçlü bir
dram hem de tam anlamıyla bir boks filmidir. Üstelik bu kez çocukları için
üzerine düşen sorumlulukları pek de yerine getirememiş bir baba da hikâyeye
eşlik eder. Yıllarca izlediğimiz boks filmlerinde kahraman ile özdeşlik kurmuş
ve o ringe çıktığında onunla dayak yemiş, onunla zaferin tadını çıkarmışızdır.
Peki, ringe çıkan iki rakip de özdeşlik kurduğumuz kahramanlarımız olursa… İşte
Warrior, birbiriyle yıllarca görüşmemiş ve fazlasıyla öfkeli kardeşleri sonunda
ringde karşı karşıya getiriyor. Üstelik babayı da ringin kenarına getirerek,
zaten oldukça fazla olan gerilimi daha da arttırıyor.
Sinemanın en unutulmaz boks maçlarından birine şahit
olduğumuz ve en duygusal, en etkileyici kardeş hikâyelerinden biri olan
Warrior, hem ağlamak, hem de kıran kırana boks mücadeleleri izleyip deşarj
olmak isteyenler için bire bir.
4)Belgica – 2016
Yönetmen: Felix Van Groeningen
Groeningen, bir abi kardeş hikâyesi üzerine kuruyor filmini. Her
filminde müziğe ilgisini açık eden yönetmenimiz bu kez tam olarak müziğin
kollarına bırakıyor seyirciyi. Tabiri caizse tam bir cluber kafanın ürünü
Belgica. Kokainin oksijen niyetine ciğerlere çekildiği, alkolün su gibi aktığı,
müziğin bir an bile susmadığı, aşkın, nefretin, aile kavramının hepsinin ama
hepsinin birbirini kucakladığı bir film var karşımızda. Belgica adlı bir pubda
başlayan hikâye, birbiriyle buluşan iki kardeşin önce ilişkisini zirveye
taşıyor sonra da tabiri caizse o uçurumdan aşağıya bırakıyor. Bu iki kardeş
arasındaki ilişkinin yükseliş aşamasında Belgica da her geçen gün büyüyor,
yenileniyor. Fakat kardeşler arasında kopan ilişkiler, Belgica’yı da, Jo ile
Frank’in özel hayatını da tam bir kaosa sürüklüyor. Filme ismini veren, adeta
bir karakter gibi önem arz eden bir mekân üzerinden iki kardeş arasındaki
ilişkiyi anlatan film, yapmak istediğini kusursuz yerine getirenlerden.
Bu ustalıklı senaryo ve
çatışmasını mükemmel yaratan film, o kadar hızlı, hareketli ve sesli ki filmi
izledikten sonra kendinizi ya dans ederken ya da baş ağrısından kıvranırken
bulabilirsiniz uyarmadı demeyin.
5)American History X (Geçmişin Gölgesinde) - 1998
Yönetmen: Tony Kaye
American History X’de iki kardeş arasındaki gerilim, tüm
filme yayılan bir seyir izlemez. Genelde birbirini seven ve iyi anlaşan bu iki
kardeşin iki farklı görüşte oldukları zamanda yaşadıkları gerilimli ilişki ise
kısa zamanına rağmen oldukça etkileyici. Irkçı babasının düşüncelerinden
etkilenerek tam bir Nazi hayranı olan bir abi ve ondan etkilenerek yine aynı yolu
izleyen bir kardeş… Birbirine zincirleme bir şekilde ilerleyen bu hayatlar,
Darek’in hapishaneye girerek gerçekleri idrak etmesiyle değişir. Birbirini
devam ettirecek olan zincir böylece en güçlü olduğu yerden kopar. Zira Derek,
babası ya da kardeşine göre daha saldırgan, gözü kara bir karakter olarak
çizilmekte. İşte Derek’in artık doğruları gördüğü, geçmişden pişmanlık duyduğu,
kendine yeni ve temiz bir yol çizmek istediği zamanlarda çok sevdiği kardeşi
Dany’nin ırkçı olması bu iki kardeşi kısa süreliğine de olsa düşman olarak
izlememize neden olur.
Finaliyle tabiri caizse tüm seyircilerin yüreğini dağlayan,
yapılmış ve de yapılacak olan en etkili ırkçılık karşıtı filmlerden biri olan
American History X, gerçekten çok ama çok etkileyici.
6)Legend (Efsane) – 2015
Yönetmen: Brian Helgeland
İngiltere’nin ünlü gansterleri olan Kray kardeşlerin
hayatının beyaz perde ile buluştuğu Legend, Tom Hardy’nin ikiz kardeşleri
canlandıran zorlu rolünün hakkını vermesiyle ön plana çıkmıştı. Psikolojik
sorunları olan, eşcinsel Ron ile kendine bir özel hayat da kurmaya çabalayan
Reggie’nin ilişkileri her zaman için tehlikeli bir seyir izliyor. Zira
fazlasıyla agresif ve ben bilirimci Ron’un düşünmeden yaptığı hamleler,
Reggie’yi sürekli zora sokuyor. Lakin az çok idare edilen bu durum Ron’un
Reggie’nin özel hayatına da müdahale etmesiyle zaten iki tarafından
çekiştirilen halatı iyice kopma noktasına getiriyor. Suç âleminde, düşmanlara
karşı birlik olup, sağlam durmaları gereken Kray kardeşlerin aralarında yaşanan
bu gerilim onlar için hiç de iyi olmuyor hiç kuşkusuz.
Hardy’ni zorlu iki rolün altından da ustalıkla kalktığı
Legend, kuşkusuz büyük bir ganster filmi olarak asla hatırlanmayacak. Fakat
Hardy’nin ustalıkla hayat verdiği karakterler ve onların ilişkileriyle akıllara
kazınacak bir yapım.
7)Shame (Utanç) – 2011
Yönetmen: Steve McQueen
Shame, Michael Fassbender’ın hayat verdiği Brandon
karakterinin hayatına odaklanır esasen. Kent yaşamı içerisinde sahip
olunabilecek neredeyse her şeye(ev, araba, iyi bir iş, arkadaşlar,
yakışıklılık, para) sahip olan Brandon, asla mutlu değildir. Hayat ile nedenini
bilmediğimiz bir kavgaya tutuşmuş olan Brandon, kendini günü birlik ilişkilere,
bağımlılık derecesinde mastürbasyona, sağlığını tehlikeye sokacak denli zararlı
seks alışkanlıklarına bırakmış bir kaybeden olarak çıkar karşımıza. Neden böyle
bir ruh hali içerisinde olduğunu zaten seyirci olarak ayırt edemezken bir de
kız kardeşi Sissy’nin (Carey Mulligan) ortaya çıkması ile şahit olunan garip
kardeş ilişkisi filmin tuzu biberi olur adeta. Aşırı depresif, sevgi açı,
intihar meyilli Sissy ile seks düşkünü, kendini dışarıya soyutlayan, çevresine
bir duvar örmüş Brandon’un sürekli gerilen ilişkisini perdede izlemek müthiş
bir deneyim. Geçmişte ne yaşadıklarını, neden böyle problemli kişiler
olduklarını, özellikle Brandon’un kaçmaya çalıştığı, ilişkilerinde
dillendirilmeyen sorunun bilinmediği Shame, adeta seyirciye bitmek bilmeyen
sorularıyla ecel terleri döktürüyor.
Alttan alta bir ensest ilişki sinyali de alınan ama asla
dillendirilmeyen bu abi kız kardeş ilişkisinin oldukça etkili bir dram olduğunu
iddia etmek gerek.
8)Blue Jasmine (Mavi Yasemin) – 2013
Yönetmen: Woody Allen
Woody Allen’in son dönem çektiği filmler içerisinde açık ara
çok çok daha başarılı olan Blue Jasmine, iki kardeş arasında kurduğu çatışma
üzerinden sınıf meselesine, bugüne kadar hiç yapmadığı kadar eğiliyor. Zengin
ama aynı zamanda sahtekâr olan kocasının her şeyi batırması üzerine Jasmine (Cate
Blanchett), alt sınıftan olan kardeşi Ginger’in yanına sığınır. Yalnız evlilik
hayatı boyunca oldukça üst düzey bir hayat yaşayan Jasmine’nin
memnuniyetsizliği, duygusal buhranları ve histeri nöbetleri Ginger’i ve onun
hayatındaki herkesi bir süre sonra çılgına çevirir. Hayat hep olumlu duygularla
bakan, küçük şeylerle mutlu olmayı bilen ve yaşamı karmaşasıyla kabullenen
Ginger’in karşısına çıkan memnuniyetsiz, şikâyetçi, umutsuz Jasmine… Böylesine
zıt iki karakterin incelikle yazılmış muhteşem diyalogları adeta filmi
şahlandırıyor. Allen’ın hınzır mizah duygusuyla da birleşince bazı sahnelerde
sinirlensek mi yoksa gülsek mi bilemez bir duruma düşüyoruz.
Cate Blanchett gibi bbir duayenin omuzlarında yükseldikçe
yükselen bu enfes filmi kaçıranlar, hala geç kalmış sayılmaz.
9)Kes (Kerkenez) – 1969
Yönetmen: Ken Loach
Çevresi tarafından pek kabul görmeyen,
dışlanan Billy, ne annesi, kardeşi ne de arkadaşları içerisinde bağlanacağı
kimseyi bulamayınca kendine doğadan bir yol arkadaşı buluyor. Vahşi bir hayvan
olan yavru doğanı yuvasından çalarak eğitmeye başlıyor. Bu uğurda hiç
yapmayacağı bir şeyi yaparak kitap bile okuyan ve başladığı işte başarıya
ulaşan Billy, bugüne kadar görmediği kabulü, saygıyı yavaş yavaş çevresinden
görmez mi? Ne var ki çevresi mayın ile döşeli bir yerleşim yerinde yaşayan
Billy, okul, ev gibi tehlikelerle dolu yerde yenilgiyi tatmakta geç kalmıyor
şüphesiz. Üstelik yaşadığı acılı büyüme
hikâyesinde ona en büyük yarayı en yakınındaki kişi olan abisi verir. Filmin
başından beri iki kardeş arasındaki gerilimin yavaş yavaş tırmandığına şahit
oluruz. Fakat abisinin Billy’in kutsalına el uzatması bu iki kardeşin ilişkisin
geri dönülmez bir yola girmesine neden olur.
Kes’in en iyi
toplumsal gerçekçi filmlerden biri olduğunu inkâr edebilecek olan yok sanırım?
Alt sınıflarda çocukların nasıl büyüdüğünü anlamak için inanılmaz gerçekçi,
yalın bir film olan Kes, mutlaka ve mutlaka izlenmeli.
10)The Other Bolayen Girl (Boleyn Kızı) – 2008
Yönetmen: Justin Chadwick
Aynı adlı romandan uyarlanan bu dönem filmi, aslında araları
çok iyi olan iki kız kardeşin ailenin hırsları nedeniyle yerle bir olmasını
gözler önüne seriyor. Anne (Natalie Portman) ve Mary (Scarlett Johansson) daha
gençliklerinin pınarında aşkın, kardeşliğin, yaşamın tadını çıkaracakken, güç,
hırs, ihtişam ve intikam peşinde koşan canavarlara dönüşürler. Bu hayata ve
birbirlerine olan hırsları, bir süre sonra onları geri dönüşü olmayan karanlık
yollara sürükler. Kraliçe olma adına kardeşin kardeşe düşman olduğu, türlü
oyunlarla sahtekârlık yaptığı bir dünyayı seyirciye sunan The Other Bolayen
Girl, hiç kuşkusuz yapmak istediğini başarıyla yerine getiriyor.
Portman ve Johansson’un başarılı oyunculuklarıyla etkisini
arttıran bu hırs ve mahvoluş hikâyesi, özellikle kostüme sevenlerin kaçırmaması
gerekenlerden.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder