14 Ağustos 2018 Salı

Yerli Sinemanın Issız Adamları



1)Issız Adam - 2008

 Alper (Cemal Hünal)

Yönetmen: Çağan Irmak

 Çağan Irmak'ın neredeyse Babam ve Oğlum filmindeki kadar gözyaşı ve elbette gişe hâsılatına sahip olan Issız Adam, listemize de adını veren yapım olarak dikkat çekmekte. Irmak, bu filmle her türlü kabul edilemez davranışına rağmen Alper'in hikâyesini anlatıyor. Onunla özdeşlik kurmamızı, onunla üzülüp, acı çekmemizi, gözyaşlarına boğulmamızı istiyor. Ve bunun için de tabiri caizse elinden geleni ardına koymuyor. Ne de olsa bu konuda yerli sinemanın rekortmen yönetmeni o; seyircinin duygularını sömürmekte üstüne yok zinhar. Peki, kadınları bile kendine acındıran, bir nevi seyircinin dert sahibi olmasına yol açan Alper, nasıl biridir?

Alper listemizdeki tüm Issız Adamlar gibi acı çekmeyi, yalnız kalmayı (cool takılmayı) seven, kimseye bağlanmayıp, her gece bir başkasıyla takılmayı tercih eden biridir. Enfes yemekler yaparak avını tuzağa düşüren, geldiği yeri, ailesini utanılacak ayrıntılar olarak gören, her şeyiyle özenti, beyaz yakalı, steril bir küçük burjuvadır Alper. Hayatı, aşkı ve birçok duyguyu yaşamayı bilmeyen, seksin bile tadını almak yerine hemen tüketmeye programlanmış bir zavallıdır. Üç beş plak dinleyip kendine entellektüel havası veren dokunuşlar da yapan umutsuz bir vakadır.




2)İklimler  - 2006

 İsa (Nuri Bilge Ceylan)

Yönetmen: Nuri Bilge Ceylan

Ceylan’ın bizzat kendisinin hayat verdiği İsa karakterinin açıkçası Alper’den daha çekilmez olduğunu inkar edemeyiz. Zira İsa, sevgilisini birlikteyken aldatmış, sonra da ondan pat diye ayrılmış bir karakter. Lakin İsa, sevgilisi ile birlikteyken de onu mutlu etmeyen ya da edemeyen, onu sevdiğini hissettiremeyen, hep kendini düşünerek yaşayan biri olmuştur. Derin varoluş sıkıntıları içerisinde içe dönük, sadece kendine bir hayat yaşamayı benimsemiştir. Aslında bu varoluş sıkıntıları da bağımsız takılmaya çalışan birçok erkek gibi onun da eğreti bir şekilde yüzüne iliştirdiği sahte bir maskeden başka bir şey değildir.

Nuri Bilge Ceylan’ın bir yönetmen olarak yaptığı güzel şey ise İsa ile özdeşlik kurmamızı istememesi hatta bunun elinden geldiği kadar önüne geçmesi olur. Her ne kadar bir erkek bakış açısıyla, erkeğin görmek istediği sınırlar içerisinden temsil edilen kadın karakterine rağmen erkeği oldukça yermesi olumlu bir hamle olur. İsa’nın bana kalırsa en çok yerin dibine girdiği sahnelerden biri de birçoğumuzun gülme krizine girdiği sevişme sahnesi olsa gerek.




3)Kaybedenler Kulübü – 2011

Kaan (Nejat İşler)

Yönetmen: Tolga Örnek

Karşımızda yine kaybetmeyi tüm kalbiyle seven bir karakterimiz var. Öyle ki loser biri olmak onun için vazgeçilmez. Her yaptığı hamle ile bu durumu pekiştirir. Kendisinden bu konuda kalır yanı olmayan Mete ile 90'larda radyo programı yapan Kaan, düzenli ilişkilere, aile hayatına, düzenli bir işe vs tamamen kapalı, her gece şişenin dibini görmeden yaşayamayanlardan. Lakin gel gör ki bir gün bir kadına sanki âşık mı olur ne? Tam da aşk mı bu yaşanan duygu emin olmak zor. Zira Kaan, namına leke sürdürmeye hiç niyetli olmadığı için fazlasıyla duygularını bizden saklar. Neyse zaten karizmayı, Issız Adam etiketini kaybedecek diye çok korkan Kaan, kadın Amerika'ya gitmeye niyetlenince kılını dahi kıpırdatmaz. Oysa kadın tek bir gitme lafıyla her şeyden vazgeçecek kıvamdadır. Kadının bu şekilde çizilmsei de sinir bozucu elbette. Neyse biz Kaan'a dönersek; Kaan, kadına gitme demeyerek neredeyse kaybetmek üzere olduğu namını, aksine perçinlemiştir. Ne diyelim alsın Issız Adamlığını tepe tepe kullansın.




4)Bekleme Odası – 2003

Ahmet (Zeki Demirkubuz)

Yönetmen: Zeki Demirkubuz

Issız Adam denilince akıllara ilk gelen isimlerden biri de Ahmet olmalı artık. Zira Zeki Demirkubuz’un ilk olarak 2003 yılında Bekleme Odası filminde hayat verdiği Ahmet karakteri, 2015 yılında yine karşımıza Demirkubuz filmorafisinde çıkacaktır. Her ne kadar resmiyette onun devamı olarak isimlendirilmese de Ahmet karakteri, adeta sürekli yaşayan ölümsüz bir karakter olmaya yaklaşmakta. Birçoklarının Demirkubuz’dan nefret etmelerine sebep olan Ahmet karakteri, listemizdeki karakterlerin babası aslında. Yerli sinemada bu esintiyi başlatan, kendinden sonrakilere ilham kaynağı olan Issız Adam Ahmet’dir.

Listedeki tüm karakterlerden daha vurdumduymaz, daha çekilmezdir Ahmet. Zira hayatına giren hiçbir kadın için en ufak bir parmak hareketi bile yapmaya gerek duymayan, konuşmaya bile hicap duymayan, saç baş yolduracak cinstendir Ahmet. İsminden de anlaşılacağı üzere genelde evde takılan ve filminin senaryosunu yazmaya çalışan Ahmet’in kadınları etkileme yöntemi de oldukça basit ve klişedir. Filminde çalışan asistanı ya da oynayacak oyuncuları av olarak görür. Bir nevi filminin üzerinden onlarla flört eder.




5)Bulantı – 2015

Ahmet (Zeki Demirkubuz)

Yönetmen: Zeki Demirkubuz

Yine Zeki Demirkubuz'un hayat verdiği Ahmet karakteri var karşımızda. Kim bilir Bekleme Odası'ndaki Ahmet'in yıllar sonraki hali olabilir bu Ahmet. Zira her ne kadar evlenip, çocuk sahibi olmayı ona konduramasak da karısı ve çocuğunu trafik kazasında kaybedince verdiği tepki çok tanıdık değil mi? Hele Demirkubuz filmografisine alışık olanlar için. Ahmet yine Bekleme Odası'nda olduğu gibi duyarsız, ruhsuz bir adam. Onun için trajedilere de, mutluluğa da verilecek tepkiler anlamsız. Tam olarak önüme ne gelirse yaşar, sıkılırsam azıcık rotayı değiştirir hatta sadece yolumun önünü temizler, aynen devam ederim diyenlerden. Yaşamaya zor mecal getirmektedir adeta. Tıpkı Issız Adam'ın İsa'sı gibi ailesinden de köşe bucak kaçmaktadır. Fakat bu belki de listenin en çekilmez adamlarından biri olduğunu ispatlamak üzere olan Ahmet, finalde hepimizi yaptığı eylemle ters köşeye yatırır. Bir kadının ayaklarına kapanıp nedamet getirir. Öyle bir af dilemektir ki bu, Ahmet adeta tüm Demirkubuz filmlerindeki erkeklerin günahını boynuna geçirmiş de gelmiş gibidir. Tanrı olarak konumlandırdığı -üstelik alt sınıftan bir kadındır bu- kadına yakarır Ahmet. Tabii yıllardan beri tanıdığımız Ahmet'ten böyle bir hareket görmek yine de bu affın samimiyeti konusunda kafalarda soru işareti oluşturmuyor değil. Filmin başından itibaren kurdurtmadığı katharsisi fazlasıyla yaşatmaya çalışan Demirkubuz'a aldanmamak gerek bence yine de.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder