1)Issız Adam - 2008
Alper (Cemal Hünal)
Yönetmen: Çağan Irmak
Çağan Irmak'ın
neredeyse Babam ve Oğlum filmindeki kadar gözyaşı ve elbette gişe hâsılatına
sahip olan Issız Adam, listemize de adını veren yapım olarak dikkat çekmekte.
Irmak, bu filmle her türlü kabul edilemez davranışına rağmen Alper'in
hikâyesini anlatıyor. Onunla özdeşlik kurmamızı, onunla üzülüp, acı çekmemizi,
gözyaşlarına boğulmamızı istiyor. Ve bunun için de tabiri caizse elinden geleni
ardına koymuyor. Ne de olsa bu konuda yerli sinemanın rekortmen yönetmeni o;
seyircinin duygularını sömürmekte üstüne yok zinhar. Peki, kadınları bile
kendine acındıran, bir nevi seyircinin dert sahibi olmasına yol açan Alper,
nasıl biridir?
Alper listemizdeki tüm Issız Adamlar gibi acı çekmeyi,
yalnız kalmayı (cool takılmayı) seven, kimseye bağlanmayıp, her gece bir
başkasıyla takılmayı tercih eden biridir. Enfes yemekler yaparak avını tuzağa
düşüren, geldiği yeri, ailesini utanılacak ayrıntılar olarak gören, her şeyiyle
özenti, beyaz yakalı, steril bir küçük burjuvadır Alper. Hayatı, aşkı ve birçok
duyguyu yaşamayı bilmeyen, seksin bile tadını almak yerine hemen tüketmeye
programlanmış bir zavallıdır. Üç beş plak dinleyip kendine entellektüel havası
veren dokunuşlar da yapan umutsuz bir vakadır.
2)İklimler - 2006
İsa (Nuri Bilge
Ceylan)
Yönetmen: Nuri Bilge Ceylan
Ceylan’ın bizzat kendisinin hayat verdiği İsa karakterinin
açıkçası Alper’den daha çekilmez olduğunu inkar edemeyiz. Zira İsa, sevgilisini
birlikteyken aldatmış, sonra da ondan pat diye ayrılmış bir karakter. Lakin
İsa, sevgilisi ile birlikteyken de onu mutlu etmeyen ya da edemeyen, onu
sevdiğini hissettiremeyen, hep kendini düşünerek yaşayan biri olmuştur. Derin
varoluş sıkıntıları içerisinde içe dönük, sadece kendine bir hayat yaşamayı
benimsemiştir. Aslında bu varoluş sıkıntıları da bağımsız takılmaya çalışan
birçok erkek gibi onun da eğreti bir şekilde yüzüne iliştirdiği sahte bir
maskeden başka bir şey değildir.
Nuri Bilge Ceylan’ın bir yönetmen olarak yaptığı güzel şey
ise İsa ile özdeşlik kurmamızı istememesi hatta bunun elinden geldiği kadar
önüne geçmesi olur. Her ne kadar bir erkek bakış açısıyla, erkeğin görmek
istediği sınırlar içerisinden temsil edilen kadın karakterine rağmen erkeği
oldukça yermesi olumlu bir hamle olur. İsa’nın bana kalırsa en çok yerin dibine
girdiği sahnelerden biri de birçoğumuzun gülme krizine girdiği sevişme sahnesi
olsa gerek.
3)Kaybedenler Kulübü – 2011
Kaan (Nejat İşler)
Yönetmen: Tolga Örnek
Karşımızda yine kaybetmeyi tüm kalbiyle seven bir
karakterimiz var. Öyle ki loser biri olmak onun için vazgeçilmez. Her yaptığı
hamle ile bu durumu pekiştirir. Kendisinden bu konuda kalır yanı olmayan Mete
ile 90'larda radyo programı yapan Kaan, düzenli ilişkilere, aile hayatına,
düzenli bir işe vs tamamen kapalı, her gece şişenin dibini görmeden
yaşayamayanlardan. Lakin gel gör ki bir gün bir kadına sanki âşık mı olur ne?
Tam da aşk mı bu yaşanan duygu emin olmak zor. Zira Kaan, namına leke
sürdürmeye hiç niyetli olmadığı için fazlasıyla duygularını bizden saklar.
Neyse zaten karizmayı, Issız Adam etiketini kaybedecek diye çok korkan Kaan,
kadın Amerika'ya gitmeye niyetlenince kılını dahi kıpırdatmaz. Oysa kadın tek
bir gitme lafıyla her şeyden vazgeçecek kıvamdadır. Kadının bu şekilde
çizilmsei de sinir bozucu elbette. Neyse biz Kaan'a dönersek; Kaan, kadına
gitme demeyerek neredeyse kaybetmek üzere olduğu namını, aksine perçinlemiştir.
Ne diyelim alsın Issız Adamlığını tepe tepe kullansın.
4)Bekleme Odası – 2003
Ahmet (Zeki Demirkubuz)
Yönetmen: Zeki Demirkubuz
Issız Adam denilince akıllara ilk gelen isimlerden biri de
Ahmet olmalı artık. Zira Zeki Demirkubuz’un ilk olarak 2003 yılında Bekleme
Odası filminde hayat verdiği Ahmet karakteri, 2015 yılında yine karşımıza
Demirkubuz filmorafisinde çıkacaktır. Her ne kadar resmiyette onun devamı
olarak isimlendirilmese de Ahmet karakteri, adeta sürekli yaşayan ölümsüz bir
karakter olmaya yaklaşmakta. Birçoklarının Demirkubuz’dan nefret etmelerine
sebep olan Ahmet karakteri, listemizdeki karakterlerin babası aslında. Yerli
sinemada bu esintiyi başlatan, kendinden sonrakilere ilham kaynağı olan Issız
Adam Ahmet’dir.
Listedeki tüm karakterlerden daha vurdumduymaz, daha
çekilmezdir Ahmet. Zira hayatına giren hiçbir kadın için en ufak bir parmak
hareketi bile yapmaya gerek duymayan, konuşmaya bile hicap duymayan, saç baş
yolduracak cinstendir Ahmet. İsminden de anlaşılacağı üzere genelde evde
takılan ve filminin senaryosunu yazmaya çalışan Ahmet’in kadınları etkileme
yöntemi de oldukça basit ve klişedir. Filminde çalışan asistanı ya da oynayacak
oyuncuları av olarak görür. Bir nevi filminin üzerinden onlarla flört eder.
5)Bulantı – 2015
Ahmet (Zeki Demirkubuz)
Yönetmen: Zeki Demirkubuz
Yine Zeki Demirkubuz'un hayat verdiği Ahmet karakteri var
karşımızda. Kim bilir Bekleme Odası'ndaki Ahmet'in yıllar sonraki hali olabilir
bu Ahmet. Zira her ne kadar evlenip, çocuk sahibi olmayı ona konduramasak da
karısı ve çocuğunu trafik kazasında kaybedince verdiği tepki çok tanıdık değil
mi? Hele Demirkubuz filmografisine alışık olanlar için. Ahmet yine Bekleme
Odası'nda olduğu gibi duyarsız, ruhsuz bir adam. Onun için trajedilere de,
mutluluğa da verilecek tepkiler anlamsız. Tam olarak önüme ne gelirse yaşar,
sıkılırsam azıcık rotayı değiştirir hatta sadece yolumun önünü temizler, aynen
devam ederim diyenlerden. Yaşamaya zor mecal getirmektedir adeta. Tıpkı Issız
Adam'ın İsa'sı gibi ailesinden de köşe bucak kaçmaktadır. Fakat bu belki de
listenin en çekilmez adamlarından biri olduğunu ispatlamak üzere olan Ahmet,
finalde hepimizi yaptığı eylemle ters köşeye yatırır. Bir kadının ayaklarına
kapanıp nedamet getirir. Öyle bir af dilemektir ki bu, Ahmet adeta tüm
Demirkubuz filmlerindeki erkeklerin günahını boynuna geçirmiş de gelmiş
gibidir. Tanrı olarak konumlandırdığı -üstelik alt sınıftan bir kadındır bu-
kadına yakarır Ahmet. Tabii yıllardan beri tanıdığımız Ahmet'ten böyle bir
hareket görmek yine de bu affın samimiyeti konusunda kafalarda soru işareti
oluşturmuyor değil. Filmin başından itibaren kurdurtmadığı katharsisi
fazlasıyla yaşatmaya çalışan Demirkubuz'a aldanmamak gerek bence yine de.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder