Oğlum
Bekir, dedim kendi kendime, yolu yok çekeceksin. İsyan etmenin faydası yok,
kaderin böyle.
Yol belli; ey başını usul usul yürü şimdi.
Ateşe Tutkun Pervaneler
Yerli sinemanın en önemli yönetmenlerinden biri olan Demirkubuz, yukarıdaki
sözlerle ev sahipliği yapan, bana kalırsa sinemamızda bugüne kadar yapılmış en
gerçekçi ama en arıza, en arabesk ama en kusursuz, en sert ama en duygusal
filmine imza atar Kader ile. Bırak yerli sinemayı tüm sinema tarihinde yaşanmış
aşkların en psikopatlarından biri olmayı sonuna kadar hak eder Kader’in
kahramanları olan Bekir(Ufuk Bayraktar) ile Uğur(Vildan Atasever). Zira
Demirkubuz, inanılmaz bir çatışma kurarak başarır bunu. Değme aşk üçgenlerine
taş çıkaracak denli bir durum söz konusu olur Kader’de. Uğur uğruna
işkenceleri, fahişeliği, acıya seve seve katlandığı Zagor’a, Bekir ise
ailesini, varını yoğunu, onurunu, her şeyini ayaklar altına aldığı Uğur’a
tutkundur. Uğur, Zagor’un buna bağlı olarak da Bekir, Uğur’un peşinden
sürüklenir. Bu uğurda nice acılar çekilir, intiharlar edilir. Ama ne fayda. Uğur
Zagor’u ateşi belleyen pervane kuşu, Bekir de Uğur’u… İşin en acı tarafı ise
Uğur da Bekir’i sever. Zira Uğur, ne söz verdiği Zagor’una sırtını dönebilecek
ne de onun için her şeyinden vazgeçen Bekir’e sevgi duymayacak bir kadındır.
Uğur, aşk için yaşayan kadınlardandır ne de olsa. Bu uğurda alnına ne
yazıldıysa çekmeye razı olanlardan hem de. İşte bu savrulan hayatlarında epey
bir zaman geçmiş, ateş bu pervane kuşlarını biçare hale getirmiş bir zamanda,
Bekir yine şuursuzcasına kendini yollara vurmuş ve Uğur’unu Kars’ta yaşadığı
evinde bulur. Hiçbir zaman artık bu en az kendisi kadar deli adamdan
kurtulamayacağını anlayan Uğur, onu evine, mahremine yine alır. Fakat her ne
kadar aşkın ne lanet bir şey olduğunu en iyi kendisi bilse de sorar yine
Bekir’e; Neden geldin?
Bu sorunun karşılığı olarak Bekir’in epey uzun bir yanıtı vardır.
Başlar Bekir, neden geldiğini anlatmaya. Ama ne anlatma. Sinema tarihinin belki
de görüp görebileceği en damardan tiradını yazmıştır Demirkubuz, bu sahneye.
Filmi izleyen bir seyircinin Bekir’in söylediklerinin ne kadar doğru, Uğur’un
ağlarken ne kadar içten ağladığını hissetmemesi mümkün değildir. Asla
unutulmayacak bu anlar ve kesinlikle hafızalardan silinmeyecek o diyalog ile
sizleri baş başa bırakmak sanırım en doğrusu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder