10 Ağustos 2018 Cuma

O AN: Fight Club



Kaybedecek Bir Şeyim Yok. Öyleyse Özgürüm.

Birçok filme esin kaynağı olmuş ve filmlerde afişini sıkça görebileceğimiz 1999 yapımı David Fincher filmi Fight Club’ı unutmak ne mümkün. Bu hafta vizyona giren Who Am I filminde yine afişini görünce aklıma düştü bu mükemmel yapım. Defalarca izlediğim halde tekrar izleyip bir defa daha mest olduğum filmden unutulmaz sahnelerden birini paylaşmak isterim. Tüketim toplumunun suratının tam ortasına inen okkalı bir tokat olarak hafızalara kazınan film, özellikle final sahnesi ile hatırlanır. Lakin her sahneyi uzun uzun analiz edilebilecek denli derinliğe sahip filmin, en etkili sahnelerinden birisi de Edward Norton’un anlatıcı( Norton’un canlandırdığı karakterin adı yoktur, film jeneriğinde ve İmdb’de anlatıcı olarak geçer)karakteri ile harika bir performans sergilediği anlardır.

Brad Pitt’in hayat verdiği Tyler Durdan, Fight Club’ın üyelerine ilk kez ev ödevi verir; Tyler ‘’dışarı çıkıp hiç tanımadığınız biri ile kavga çıkaracak ve kaybedeceksiniz’’ der. Anlatıcı bu ev ödevini şeytanca bir plana dönüştürür. Haliyle bu plan doğrultusunda ödevde bazı değişiklikler yapar; hiç tanımadığı biriyle değil de yıllardır birlikte çalıştığı patronu ile kavga çıkarır. Ve asla kavga etmeye yanaşmayacak bu adamı öyle bir kavganın içine sokar ki… Anlatıcı kavgada kaybetse de teknik olarak kazanmıştır. Nasıl mı?

Anlatıcı her zaman ki gibi özensiz kıyafetleri ve yara bere içerisindeki suratıyla patronunun odasına gelip konuşmak istediğini söyler. Anlatıcı fazlasıyla kendinden emin bir çakal edasıyla konuşmaya başlar. Patronuna, kurnazca bir teklif sunar. Prestijli bir araba firması olan iş yerinde çok uzun zamandır çalışıyordur ve şirketin her eksiğini biliyordur. Patronunu bildiklerini sızdırmakla tehdit eder ve eğer ona çalışmadığı halde maaşını öderse susacağını söyler. Bunu duymayı beklemeyen patronu çok sinirlenir ve güvenliği aramak için telefona sarılır. İşte tam da bu anda yaralı eli titremeye başlar. Bu elindeki yara sayesinde birkaç gün önce Tanrı ile tüm ilişkisini bitirerek özgürleşmiştir. Artık kaybedecek hiçbir şeyi yoktur; istediği kadar dibe vurabilir. İşte eli tüm bunları ona hatırlatarak rolünü oynamaya başlaması konusunda onu uyarır. Ve ilk hamleyi bu eliyle yapar; tam da çenesinin altından esaslı bir tokat indirir kendine. Bu tokat bir sonrakini getirir hemen ardından. Ağzından burnundan gelen kanlara aldırmadan bizzat kendisinin, tabiri caizse façasını çizdirir. Cam sehpa ve raflardan döşenmiş oda da kendini çılgınca oradan oraya atan bu zır deli için çok uygun bir mekandır; tuzla buz olan camlar, bu sahnenin etkisini fazlasıyla arttırır. Karakterimiz yaptıkları esnasında o kadar ustadır ki; sanki daha önce de bunları yapmıştır(?) Zaten kendini döverken bir ara sahne durur ve iç sesi ile ‘’Nedense Tyler ile ilk dövüşüm aklıma geldi’’ der. Neden böyle söylediğini filmi izleyince anlayacak ve ‘’Vay be!’’ diyeceksiniz emin olun. Devam eden sahne kendisinin ağzını yüzünü dağıtması ve gerçekten de kavgada tıpkı Tyler’in dediği gibi kaybetmesiyle(kazanmasıyla) son bulur. Zira odaya gelen güvenlikçilerin gördüğü sahne patronun,  teklifini kabul etmesini zorunlu kılar. Zafer kaybedecek bir şeyleri olmayanlarındır.

Edward Norton ve Brad Pitt’in muhteşem performansları ile hafızalara kazınan film, David Fincher’in da en gözde yapımlarından biri olarak sinema tarihine adını büyük harflerle yazdırmıştır.







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder