6 Ağustos 2018 Pazartesi

O AN: Modern Times



Charlie Chaplin’in Şarlo karakteri ile seyirci karşısına çıktığı son film olan Modern Times, aynı zamanda da son sessiz filmidir. Politik yönünü hiçbir zaman saklamayan, her zaman için bir sosyalist olduğunu belli eden Chaplin, her filmini de bu yönde şekillendirmiş bir yönetmen olmuştur. Gerek The Great Dictator’de gerek filmografisinin diğer parçalarında hep haksızlıklara, sömürüye, eşitsizliğe karşı bir duruş, isyan vardır. Ama Modern Times, tamamen bu yönde yapılan bir çalışma. Büyük Ekonomik Buhran’ı yaşamış bir kişi olarak Chaplin, bu zamanları büyük bir ustalık ve sorumlulukla beyazperdeye taşımıştır. Şarlo karakterinin makinelerle kurduğu benzersiz ilişki bir yandan güldürüp bir yandan da insanları derin düşüncelere yöneltir. Bu, eleştirilerini mizah üzerinden kullanan belki de dünyanın en başarılı insanı olan Chaplin, Modern Times ile insanlığa en büyük miraslarından birini sunmuştur. Bugün bile seyircinin büyük bir saygı ve hayranlıkla izlediği film Chaplin’in ABD Ulusal Film Arşivi tarafından koruma altına alınan eserlerinden biridir aynı zamanda. İşte bu benzersiz filmin her biri birbirinden akılda kalıcı sahnelerden biri ise Şarlo’nun 1 Mayıs’ta kızıl bayrak elinde işçilere önderlik ettiği sahne olsa gerek. Ne dersiniz? Gidelim mi o anlara birlikte?

Şarlo, çalıştığı fabrikada geçirdiği sinir krizi sonrası hastaneye kaldırılmış, tedavi görmüş ve nihayet dışarıya çıkmıştır. İşsiz bir şekilde sokaklarda dolaşır Şarlo. Şarlo’nun yanından geçen bir arabadan kızıl bayrak –film siyah-beyaz olduğu için ne yazık ki bayrağı gri renkte görürüz- yere düşer. İşte ne olursa ondan sonra olur. Değme politik filmlere taş çıkaracak bir sahnedir bu. Chaplin, çok büyük olan bu derde (işsizlik, haksızlık, düşük ücret, fazla mesai vb…) kısacık bir sahneyle ve elbette mizah dolu bir anlayışla öyle güzel yorumunu getirir ki. Belki de uzun uzun diyalogların, bitmek bilmeyen sahnelerin yapamayacağını fazlasıyla yapar büyük usta. Şarlo’nun o kızıl bayrağı sallayışında hissedilen coşkunun kelimelerle tarifi olmasa gerek. Fonda duyduğumuz 1 Mayıs marşını da es geçmeyelim. Kızıl bayrağı en anlamlı sallayan oyunculardan ve böylesine anlamlı bir filmi yöneten yönetmen Chaplin’i saygıyla anmaktan başka elden ne gelir? Öyle değil mi?



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder