Yeter ki Söyleme!
Güney Kore’nin ayrıksı yönetmenlerinden Chan-wook Park’ın
2003 yapımı Oldboy filmi bugüne kadar yapılan en etkili intikam filmlerinden
biridir. Cannes Film Festivali’nde Jüri Özel Ödülü başta olmak üzere birçok
festivalden ödülle döner film. 2013 yılında Spike Lee tarafından aynı isimle
tekrar uyarlanması, orijinalinin değerini daha da iyi anlamamızdan öteye gidemez.
Filmde Min-sik Choi tarafından canlandırılan Dae-Su karakterinin tek başına dev
bir gösteri niteliğindeki performansının olduğu sahne izlemesi yürek ister.
Daha Güzel Bir Dünyada Buluşmak Dileğiyle...
İntikam hikayesinin sonlarına gelinmiş, Pandora’nın Kutusu
açılmış, tüm kötülükler etrafa yayılmıştır. Dae-Su yıkılmış, mahvolmuş,
darmadağın olmuştur. Dizlerinin üzerine çöken Dae-Su’nun yüzü gözü kan
içerisindedir. Önce Woo-jin Lee’ye olanları Mi-do’ya söylememesini, bütün suçun
kendisinde olduğunu söyler. Daha sonra öfkesine hakim olamayarak Woo-jin Lee’yi
tehdit eder. Fakat hemen akabinde kendine gelerek yalvarmaya devam eder. Bu
yalvarma anlarında Dae-Su’nun ellerine özellikle dikkat etmek gerekir;
kameranın da özellikle zom yaptığı eller Dae-Su’nun dilinden daha fazlasını
söylerler. Dae-Su bunları yaparken de kamera sadece onu takip eder. Hatta
kamera tatami (Yasujiru Ozu’nun kullandığı kamera açısıdır; kamera minderin
üzerine konulur) konumundadır; böylece Dae-Su’nun bu anlarında onunla özdeşlik
kurmamız istenir. Dae-Su’nun yaşadıkları o kadar ağırdır ki hiçbir seyirci bu
anlarda onunla özdeşlik kurmak istemez. Ama Park’ın tam da yapmak istediği
budur zaten; seyirci olarak bizleri görmek de duymak da istemediğimiz şeylere
zorlar. Dae-Su o kadar çaresizdir ki; Lee’ye onun köpeği olabileceğini söyler.
Arkasından da nasıl sadık bir köpek olacağını bizzat canlandırarak gösterir. Bu
anlarda kamera ilk kez Lee’ye doğru uzanır. Lee’nin güldüğünü görürüz. Lakin bu
gülüş mutluluğun sonucu gelen bir tepki değildir; acının sebep olduğu bir dışa vurumdur.
Ufacık bir zaman atlaması ile Dae-Su’nun biraz ilerideki makasa yöneldiğini
görürüz. Dae-Su makası alarak yaşanılan tüm acıların sebebi olan
organını(dilini) makasla keserek iğdiş eder. Dae-Su’nun dilini kestiğini
görmeyiz; kamera ellerini gösterir sadece. Ama görmememize rağmen o an ne
yapıldığını bilmemiz ve sesler seyirciyi gerim gerim gerdirmeye yeter de artar
bile. Dae-Su acısını yaşamak için bile kendine müsaade etmez. Telefonu kaptığı
gibi Lee’nin ayaklarına kapanarak telefonu eline tutuşturur. Tek istediği
Lee’nin Mi-do’nun önündeki kutuyu açtırmamasıdır. İntikamının sonuna gelen Lee,
Dae-Su’nun hizasına çömelir. Telefon ederek kutunun açılmayacağını söyler.
Böylece ilk defa Dae-Su ile acıda eşitlenirler; Lee kendi yaşadığı acının
aynısını artık Dae-Su’nun da yaşadığına ikna olmuştur. Ve böylece Lee
intikamını almıştır. Tüm bu zorlu anların yaşandığı ortamda havuzdan yansıyan
yeşil ışık(sinemada tiksindirici, mide bulandırıcı anlamı vardır) yaşanılan
olaylara uyum sağlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder