Reha Erdem’in Özüne Dönüşü
Prömiyerini Venedik Film Festivali’nde yapan Reha Erdem’in
yeni filmi Koca Dünya, ülkemizde ilk olarak 23. Adana Film Festivali’nde
görücüye çıktı. Ulusal Yarışma seçkisinde yer alan Koca Dünya, En İyi Film
Ödülü ve Türkan Şoray Umut Veren Genç Kadın Oyuncu Ödülü’nü (Ecem Uzun) alarak
festivale, Babamın Kanatları ile birlikte damga vuran film oldu.
1988 yılında A Ay filmi ile yönetmenlik kariyerine başlayan
Reha Erdem, hiç ara vermeden birbirinden
başarılı filmlere imza atmış, ülkemiz sinemasını ayağa kaldıran yönetmenlerden
biri olmuştur. Lakin herkesin bir zirve noktası varsa eğer Erdem’inki de 2010
yapımı Kosmos olmuştur. Erdem, Kosmos
ile çıktığı zirve noktasından ne yazık ki Jin ve Şarkı Söyleyen Kadınlar ile
irtifa kaybetmişti. Birçok yönetmenin yaşadığı talihsizliği böylece Erdem de
tatmıştı. Lakin önemli olan bu yalpalamadan kurtulup, tekrar kendine yarattığın
düzlüğü bulabilmekse, Erdem, Koca Dünya ile bunu başardı.
Mekân ve Görüntünün Muhteşem Buluşması
İki kardeşin şehirdeki tüm insanlardan, kötülükten, riyakârlıktan
ve daha bir dolu şeyden kaçarak ormana sığınmaları etrafında gelişiyor hikâye.
Hala kötülüğün adım atmadığı, balta girmemiş orman, onları koruyup, kolluyor bir
nevi. Zaten onlar da can havliyle sığınmışlardır bu uçsuz bucaksız yeşilin
koynuna. Bu ürkekçe yanaşan iki yaralı kuşa, sorgusuz sualsiz kollarını, en
şefkatlisinden açmaktan çekinmiyor orman. Lakin kardeşlerden abi olan Ali,
biricik kardeşi Zuhal’in karnını doyurmak için tehlikelerle dolu şehre her gün
gitmek zorunda kalıyor. Ormanın gösterdiği şefkati ve koruyup kollanmayı şehir göstermiyor.
Bu da kardeşlerin yaşadığı peri masalına gölge düşürmekte geç kalmıyor böylece.
Filmografisinin neredeyse tüm filmlerinde, yaşanılan
dünyadan başka bir atmosfer yaratan Erdem, Koca Dünya ile de bizleri başka
âlemlere götürüyor adeta. İnsanın doğa ile olan ilişkisini filmlerinde fazlaca
ön plana çıkaran Erdem, yine büyük oranda hikâyesini ormanda anlatmayı tercih
ediyor. Ülkemizin nadir kalan cennet köşelerinden birini kendine mesken tutan
film, bu muhteşem ormanın tabiri caizse tüm nimetlerinden faydalanıyor.
Böylesine etkileyici, ruhani bir atmosferin olağanüstü görselliğini perdeye
yansıtmak konusunda Erdem’in, çok başarılı olduğunu sanırım söylemeye gerek
yok. Zira Erdem yıllardır birlikte çalıştığı başarılı görüntü yönetmeni Florent
Herry ile yine çalışarak, ülke sinemamızın perdeye yansıyan en muhteşem
görüntülerine birlikte imza atıyorlar.
Bir Modern Zamanlar Hansel ve Gretel’i
Erdem, kimi zaman
Hansel ve Gretel’i kimi zaman da Külkedisi’ni andıran filmiyle bizleri
masalların dünyasına götürüyor. Fakat bu masal, bizlerin çocukken dinlediği
masallardan daha acımasız, daha gerilim yüklü ve daha gerçekçi. Ali ile
Zuhal’in ormanda bir başlarına kalmaları da Zuhal’i ayakkabısının tekinin
Ali’nin elinde kalması da çok daha yürek parçalayıcı elbette. Üstelik gerçekten
kardeş olup olmadıklarına ne onların ne de bizim emin olamadığımız Ali ile
Zuhal’in durumları da oldukça girift ilişkileri aklımıza getirmemize neden
oluyor.
Çocukluğumuzu sürekli dinleyerek geçirdiğimiz hikâyelerin
yanında bir sinema sevdalısı olan Erdem’in birçok önemli filmlerin(Stalker, Melankolia, Antichrist)
akıllardan çıkmayan anlarını filminde başarıyla tekrar yaratması ise gerçekten
izleyici olarak bizlerin yüzünde hoş bir tebessüm bırakıyor. Stalker filminde
koruyucu melek olarak düşüneceğimiz köpeğin yerine bir dağ keçisini görmemiz de
yine çok etkileyici.
Peki, muhteşem mekânı, olağanüstü görüntüleri, büyüleyici
masalsı atmosferi, güçlü karakterleri ve başarılı oyunculuklarıyla gerçekten
kusursuz olan Koca Dünya’nın sıkıntısı hiç yok mu? Elbette her güzelliğin illa
ki bir kusuru vardır öyle değil mi? Koca Dünya, Erdem tarafından kapsamlı bir
senaryoya layık görülmemiş bir film oluyor ne yazık ki. Yetersiz senaryonun
bünyesinde gerçekleşen diyaloglar ise tam anlamıyla can çekişiyor. Öyle ki
büyülenerek kendini kaptırdığın filmde tam nirvanaya erişecekken karakterlerin
sırıtan diyalogları her şeyi yerle bir ediyor. Güçsüz bir senaryo ve havada
duran diyaloglar Koca Dünya’yı kusursuz bir başyapıt olmaktan alıkoyan iki
önemli sebep oluyor. Karakterlerin hiç konuşmadığı ve ormandan dışarıya
uzanmayan bir Koca Dünya, nasıl olurdu diye düşünmekten kendimi alamıyorum. Yine
de Erdem’in bizlere filmografisinin tüm filmlerine selam gönderen bu büyüleyici
masalını izlemeyi aman diyeyim, ihmal etmeyin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder