8 Ağustos 2018 Çarşamba

(M)uchenik: Bir Modern Zaman İsa'sı



Bir Modern Zaman İsa’sı Var Karşımızda

Rus yönetmen Kirill Serebrennikov’un Cannes Film Festivali’nde Belirli Bir Bakış bölümünde gösterilen ve epey ses getiren filmi  (M)uchenik, ülkemizde ilk olarak 23. Adana Film Festivali’nde görücüye çıkmış ve oldukça etkilemişti izleyenleri. Filmekimi sayesinde bir kez daha sinemaseverlerin karşısında arzı endam eden bu film, söyledikleriyle oldukça cesaretli. Özellikle dini sorgulayan izleyicileri fazlasıyla cezp edecek (M)uchenik, yönetmenin kendini konumlandırdığı yer açısından da kafası oldukça net.

Bir lise öğrencisi olan ve annesiyle birlikte sıradan bir hayatı olan Venya, kendini sürekli yanından ayırmadığı İncil’e adamış bir genç. Yavaş yavaş tamamen kendini elindeki kitaba adayan, onun dışında yazılmış diğer İncillere, Kilise’ye ve din adamlarına karşı tepkili olan Venya, düşüncesini yaymak, elindeki İncil’in misyonerliğini yapmak için okuduğu liseyi seçiyor. Yoldan çıkmış okuldaki öğretmen ve öğrencilere karşı kendini bir nevi peygamber olarak gören Venya, dinini yaymaya, kendine havari toplamaya çalışıyor. Güya, kâfirlerle mücadele ediyor ve bu uğurda kâfirlerin başı ile (biyoloji öğretmeni)cihada bile girmeyi planlıyor.


Bir Okul Üzerinden Rusya Alegorisi Çiziliyor

Bugüne kadar dini kendine konu alan hatta dini eleştiren birçok film yapılmıştır. Ancak açıkça söylemek gerekirse (M)uchenik kadar durduğu yerden emin, söylediklerini en sertinden dile getiren bir yapım çok az bana kalırsa. Üstelik bunu yaparken filmin başkarakteri her ne kadar anti-kahraman olsa da bir inanan. Yani inançlı bir kahraman üzerinden, o inanılan dini ve o dinin tüm insanlığa nasıl bir şekilde nüfus ettiğini böylesine eleştirel bir gözle vermek takdiri hak ediyor. Filmi izlerken demin de dediğim gibi elbette daha önce örneklerine çokça rastladığım birçok filmi anımsadım. Ama her daim elinde İncil taşıyan, inandığı din uğruna kendine eziyet eden, yaşadığı ortamı tamamen inancına göre dizayn eden ve misyonerlik yapan bir başkarakter açısından bana en çok Paradies: Glaube’yi hatırlattı (M)uchenik. Anna Maria ile Venya arasındaki benzerlikler saydıklarımdan çok daha fazlası hatta. Fakat Anna Maria kendine tüm Avusturya’yı hedef seçerken Venya daha kısıtlı bir alanda, okulunda sürdürüyor çalışmalarını. Zaten Serebrennikov,Venya’nın okulunu, bir nevi Rusya’nın alegorisi olarak çiziyor.

Serebrennikov, Venya’nın karşısına okulun biyoloji öğretmeni Elena’yı koyuyor. Böylece kendini Hristiyanlığa adamış Venya ile bilimin izinden yürüyen, idealist Elena’yı karşı karşıya getirerek yönetmenimiz filmine fazlasıyla etkileyici bir çatışma ortamı yaratıyor. Bir yandan Venya’nın elindeki İncil’den okuduğu ve aynı zamanda perdeye de yansıyan ayetler bir yanda da Elena’nın aracılığıyla dinlediğimiz bilimsel gerçekler… Tıpkı okul duvarında gördüğümüz Putin resimleri ile Darvin resimleri gibi. Mutlak gücü temsil eden yöneticiler ile gerçeklerin ışığında hayatlarını yaşamışlar… Venya ile Elena arasındaki çatışma büyüdükçe okuldaki öğretmen ve yöneticilerin her defasında Venya’dan yana tavır koymaları, aslında devlet sisteminin de her ne kadar aşırılıkları eleştirir gibi görünseler de, ülkenin aydın yüzünü temsil ediyor olsalar da hepsinin içinde o muhafazakâr yapıyı koruduklarının resmi oluyor. Böylece en aydın görünen ülkelerin bile içinde nasıl bir düşünce barındırdıkları net bir şekilde ifade ediliyor.


Mizah ile Yoğrulan En Sert Filmlerden

Film, bir hassa sonlara yaklaştıkça şiddetini arttırırken Venya’nın başlarda direk isim belirtmese de İŞİD’in yayılma politikasını (silahlı savaşına)onaylaması, akıllara getirmiyor değil. Bir yandan aşırı İslamcı bir örgütün yaptıklarını savunan, örnek alınması gerektiğini söyleyen Venya’nın, bir yandan da Yahudi düşmanı olması ve gizli eşcinsel, homofobik olmasından dolayı da Nazi özentisi olduğu gözlerden kaçmıyor. Film, dünyanın başına gelen tüm belalara da değinmiş oluyor böylelikle.
Yarattığı karanlık ve iç bunaltıcı atmosferi, etkileyici kamera kullanımı, güçlü çatışmasıyla elbette örneği az görülenlerden (M)uchenik. Yerli yerinde kullandığı metaforları ile her şeyi anlamlı kılmayı bilen yönetmenimizin en büyük hüneri ise böylesine sert bir filme dahi döşediği mizah duygusu olsa gerek. Biyoloji dersleri ve bu derslere Venya’nın kurduğu korsan gösteriler üzerinden yaratılan mizah öylesine başarılı ki… Bugüne kadar izlediğiniz en sert din eleştirisine hazır olanlar (M)uchenik’i asla ve asla kaçırmamalı. Zira çok pişman olursunuz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder