1969 yapımı
Butch Cassidy and the Sundance Kid filmi, western türüne yeni bir soluk
getirmesiyle anılır ilk olarak. Butch Cassidy(Paul Newman) ve Sundance Kid(Robert
Redford) adlı soyguncuların gerçek yaşam hikâyelerinden yola çıkılarak çekilen
film, elbette bu iki kanun kaçağının hayatını beyaz perdeye yansıtmak için çok
daha eğlenceli, sempatik ve aşk eklentili hali tercih edilmiştir. Oldukça
tehlikeli olan bu iki kanun kaçağını, seyircinin seveceği hatta ve hatta
özdeşlik kuracağı karakterler haline getiren film, bir de bu formüle çatışmayı
güçlendirecek güzeller güzeli bir kadın ekler. Üstelik dönemine göre oldukça
özgür bir hayat yaşayan, bu nedenle de etkisini daha da arttıran karakterimiz
ile iki kafadarımız arasında tıpkı ülkemizde çekilen Bizim Büyük Çaresizliğimiz
filmindekine benzeyen bir üçlü ilişki- karakterler tarafından hiçbir şekilde
dillendirilmez, kabul edilmez ya da icraata geçilmez. Sadece seyirciye bu hissettirilir-vardır.
İşte The Sundance Kid ile Etta Place(Catharine Ross) arasında bize olduğu
hissettirilen aşkın en net hayat bulduğu bisiklet sahnesi, filme damga vuran
anlara ev sahipliği yapar. İster misiniz o anlara doğru gidelim.
The
Sundance Kid’in bisiklet ile evin önüne gelerek Etta’yı almasıyla başlayan
sahne ikisinin evin civarında yaptığı büyüleyici bir bisiklet yolculuğuyla
devam eder. Bisikletin üzerinde yaptıkları bu yolculuk Etta’nın daha ilk
anlarda ağaçtan elma kopararak yemesiyle zaten sinyalini verir. Yasak meyveyi
afiyetle dişleyen Etta’nın ve ona eşlik eden The Sundance Kid’in zaten tüm
kurallara bir karşı duruşu yok mudur? Evet, bu keyifli mini yolculukta
bisiklet, bu iki arkadaşın arasında hissedilen derin tutkunun ruhlarda da olsa
hayat bulmasına ön ayak olur. Güçlü bir cinsellik imgesi olarak kabul edilen
bisiklet, bu güçlü arzulara yardımcı olduğu için de hiç pişmanlık duymamış olsa
gerek. Daha sonra The Sundance Kid’in
Etta’yı bisikletten indirip tek başına ona, bisiklet üzerinde gösteri sunması
ise adeta çiftleşmek için türlü hileler yapan bir çiçekten farkı yoktur.
Etta’nın da kendinden geçmişçesine izlediği bu gösteri tıpkı onun gibi biz
seyircileri de baştan çıkarır. Bu iki bölüm arasında iki farklı müzik
kullanıldığını ve bu müziklerin o dönemin olmadığını da söylemek gerek.
Yönetmen George Roy Hill, filmin çekildiği yılların müziklerini kullanarak
zaman ve mekân ilişkisini de yerle bir eder. Tıpkı klasik bir western filmde
uygulanması gereken birçok formüle yaptığı gibi. Etta’nın bembeyaz bir
elbiseyle(gelinlik gibi) The Sundance Kid’in tüm etkileyiciliğiyle unutulmaz
anlar yaşadıkları bu sahnede onları son olarak uçsuz bucaksız çölde
bisikletleriyle yan yana yürüyüp, biraz önce yaşadıkları tarifi mümkünsüz
anların keyfini sürerken bırakırız. Ne dersiniz bu aşkın bir daha bu kadar
büyüleyici anları yaşaması mümkün müdür?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder