4 Ağustos 2018 Cumartesi

O AN: Butch Cassidy and the Sundance Kid



1969 yapımı Butch Cassidy and the Sundance Kid filmi, western türüne yeni bir soluk getirmesiyle anılır ilk olarak. Butch Cassidy(Paul Newman) ve Sundance Kid(Robert Redford) adlı soyguncuların gerçek yaşam hikâyelerinden yola çıkılarak çekilen film, elbette bu iki kanun kaçağının hayatını beyaz perdeye yansıtmak için çok daha eğlenceli, sempatik ve aşk eklentili hali tercih edilmiştir. Oldukça tehlikeli olan bu iki kanun kaçağını, seyircinin seveceği hatta ve hatta özdeşlik kuracağı karakterler haline getiren film, bir de bu formüle çatışmayı güçlendirecek güzeller güzeli bir kadın ekler. Üstelik dönemine göre oldukça özgür bir hayat yaşayan, bu nedenle de etkisini daha da arttıran karakterimiz ile iki kafadarımız arasında tıpkı ülkemizde çekilen Bizim Büyük Çaresizliğimiz filmindekine benzeyen bir üçlü ilişki- karakterler tarafından hiçbir şekilde dillendirilmez, kabul edilmez ya da icraata geçilmez. Sadece seyirciye bu hissettirilir-vardır. İşte The Sundance Kid ile Etta Place(Catharine Ross) arasında bize olduğu hissettirilen aşkın en net hayat bulduğu bisiklet sahnesi, filme damga vuran anlara ev sahipliği yapar. İster misiniz o anlara doğru gidelim.

The Sundance Kid’in bisiklet ile evin önüne gelerek Etta’yı almasıyla başlayan sahne ikisinin evin civarında yaptığı büyüleyici bir bisiklet yolculuğuyla devam eder. Bisikletin üzerinde yaptıkları bu yolculuk Etta’nın daha ilk anlarda ağaçtan elma kopararak yemesiyle zaten sinyalini verir. Yasak meyveyi afiyetle dişleyen Etta’nın ve ona eşlik eden The Sundance Kid’in zaten tüm kurallara bir karşı duruşu yok mudur? Evet, bu keyifli mini yolculukta bisiklet, bu iki arkadaşın arasında hissedilen derin tutkunun ruhlarda da olsa hayat bulmasına ön ayak olur. Güçlü bir cinsellik imgesi olarak kabul edilen bisiklet, bu güçlü arzulara yardımcı olduğu için de hiç pişmanlık duymamış olsa gerek.  Daha sonra The Sundance Kid’in Etta’yı bisikletten indirip tek başına ona, bisiklet üzerinde gösteri sunması ise adeta çiftleşmek için türlü hileler yapan bir çiçekten farkı yoktur. Etta’nın da kendinden geçmişçesine izlediği bu gösteri tıpkı onun gibi biz seyircileri de baştan çıkarır. Bu iki bölüm arasında iki farklı müzik kullanıldığını ve bu müziklerin o dönemin olmadığını da söylemek gerek. Yönetmen George Roy Hill, filmin çekildiği yılların müziklerini kullanarak zaman ve mekân ilişkisini de yerle bir eder. Tıpkı klasik bir western filmde uygulanması gereken birçok formüle yaptığı gibi. Etta’nın bembeyaz bir elbiseyle(gelinlik gibi) The Sundance Kid’in tüm etkileyiciliğiyle unutulmaz anlar yaşadıkları bu sahnede onları son olarak uçsuz bucaksız çölde bisikletleriyle yan yana yürüyüp, biraz önce yaşadıkları tarifi mümkünsüz anların keyfini sürerken bırakırız. Ne dersiniz bu aşkın bir daha bu kadar büyüleyici anları yaşaması mümkün müdür?




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder